Sami Kohen

Sami Kohen

skohen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

ABD başkan adayı Hillary Clinton’un iktidara geldiği takdirde Suriye’deki Kürt güçlerini silahlandıracağını belirten ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın sert tepkisine yol açan beyanı ne anlama geliyor? Demokrat Parti adayı ve eski Dışişleri Bakanı, böyle bir vaatte bulunmak ihtiyacını neden duydu?
İlk bakışta bu sözler Cumhuriyetçi aday Donald Trump ile son yüz yüze TV tartışması sırasında, daha çok “iç tüketim”e yönelik söylenmiş gibi görünebilir.
Aynı şekilde, bu beyanın aslında yeni bir şey getirmediğini, Obama yönetiminin bir süreden beri zaten PYD/YPG’ye IŞİD’e karşı savaşta kullanması için silah yardımında bulunduğu söylenebilir.
Ancak mesele o kadar basit değil. Hillary’nin sözleri, Suriye stratejisinde “Kürt unsuru”na, yani fiiliyatta PYD/YPG’ye güvendiğini ve bu konuda Türkiye’nin gösterdiği hassasiyeti kale almadığını gösteriyor.
Açıkçası, bu beyanı Dışişleri Bakanlığı yapmış, bölgeyi ve Türkiye’yi de tanıyan deneyimli bir politikadan gelmiş olması şaşırtıcı ve aynı zamanda kaygı verici...
Farkında değil mi?
PYD/YPG meselesi, son zamanlarda Türkiye ile ABD arasında ciddi bir sürtüşme konusu olmuştur. Ankara’nın hassasiyeti, Suriye’deki bu unsuru PKK’nın bir uzantısı olarak görmesinden kaynaklanıyor. Hükümet defalarca YPG’ye ABD tarafından verilen silahların PKK’nın eline geçtiğini açıklamıştır. Yani Türkiye’nin nazarında Suriye’deki Kürt güçlerine destek, PKK terörüne katkı, yani düşmanca bir davranış anlamına gelir.
Meseleye sadece IŞİD ile mücadele açısından bakan ve umutlarını PYD’ye bağlayan ABD’nin Ankara’nın tepkisine karşın, kendi politikasını sürdürdüğü açık. Hillary’nın sözleri bunun böyle devam edeceği izlenimini veriyor.
Nasıl düzelir?
Hillary’nin bu sözleri Suriye’de bir Türk askeri varlığının kurulduğu, Irak’ta Musul’a karşı saldırı hazırlıklarının yapıldığı ve bunun da Ankara ile Washington arasında yeni bir uyuşmazlığa yol açtığı bir zamanda ifade etmiş olması, onun üç hafta sonra başkan seçilmesi halinde (ki bu ihtimal giderek artıyor) Türk-Amerikan ilişkilerinin nereye gideceği sorusunu gündeme getiriyor.
Geçen gün İstanbul’da TÜSİAD’ın Washington’daki Brookings Enstitüsü ile birlikte düzenlediği ABD’deki başkanlık seçimleriyle ilgili kapsamlı bir konferansta bu spesifik konuya da değinildi.
Konuşmacılar arasında yer alan enstitünün Başkan Yardımcısı Bruce Jones’a göre, ABD için müttefiki Türkiye’nin önemi büyüktür ama Suriye’de IŞİD ile karada savaşan Kürtlere de ihtiyacı vardır. Bu mesele iki tarafın kurumlarının da katkısıyla uzlaşıcı bir formül bulunarak çözümlenebilir.
Hillary’nin iktidara gelmesi halinde bu konuda nasıl bir yol seçeceğini göreceğiz.
Bu arada iki tarafın havayı daha da bozabilecek beyanlardan çekinmelerinde yarar var.