Sami Kohen

Sami Kohen

skohen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

ÖNCEKİ gün Ankara’ya gelen Irak lideri İyad Allavi’ye verilen nasihat, mümkün olduğu kadar Irak halkının çeşitli kesimlerini temsil eden, geniş tabanlı bir hükümet kurması şeklinde oldu. Bu bağlamda Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, yaptığı açıklamada “Meşruiyet temeli yüksek, kapsamlı bir hükümet yapısı ortaya çıkmalı” diye konuştu...
Kuşkusuz bu tavsiye çok yerinde. Gerçekten Irak’ın şimdi böyle geniş kapsamlı, istikrarlı bir hükümete ihtiyacı var.
Ama gelin görün ki, seçimlerden 7 hafta sonra, nasıl bir hükümetin kurulacağı bir yana, seçimlerin galibi olarak ortaya çıkan Allavi’nin başında bulunduğu “Irakiye” grubunun meclisteki kıl payı çoğunluğunu koruyup korumayacağı dahi belli değil.
Daha açık bir ifadeyle, önümüzdeki günlerde Allavi’nin meclisteki çoğunluğu kaybettiği ve dolayısıyla hükümeti artık kendisinin değil, rakibi Nuri El Maliki’nin kurmaya çalışacağı haberi gelirse, şaşmamak lazım.
Irak’ta uzun süredir hüküm süren kaosa şimdi bir de seçim karmaşası eklenmiş bulunuyor.
7 Mart’ta (3 aylık bir gecikmeyle) gerçekleşen seçimlerin sonucu, ancak bu ayın başlarında belli oldu. Buna göre 325 sandalyeli mecliste Allavi’nin liderliğindeki grup 91, El Maliki’nin grubu ise 89 sandalye kazandı.

İstikrar beklenirken...
Bu sonuç, bizzat Şii olduğu halde, laikliği savunan ve seçimlerde yanına Sünnileri ve çeşitli etnik grupları alan Allavi’ye “müstakbel başbakan” olma şansını verdi. Ne var ki, şimdi bu kıl payı oy üstünlüğünün ortadan kalkması tehlikesi var. Zira seçimleri inceleyen bir mahkeme, bazı adayları diskalifiye etmiş durumda. Bunların biri (bazı haberlere göre ikisi) “Irakiye” grubundan...
Gerçi Allavi buna itiraz ediyor, daha üst bir mahkemeye başvuracağını söylüyor, ama bu davanın sonuçlanması en az bir ay alabilir. Bu da belirsizliğin ve tansiyonun devam etmesi demektir.
Oysa 7 Mart seçimlerinin ülkeye nihayet huzur ve barış getireceği ümit edilmişti. Seçimlere bu kez Sünniler dahil, çeşitli etnik ve siyasi gruplar katılmış, kampanya nispeten olaysız yürütülmüş, El Maliki döneminden sonra iktidar değişikliğinin işaretleri de iyi karşılanmıştı. Allavi’nin, laik bir siyasetçi olarak, çeşitli mezhepsel ve etnik gruplarla ortaklık kurması ve bu temelde bir koalisyon hükümeti oluşturmak istemesi de memnunluk yaratmıştı.

Son şans...
Şimdi bu umutlar Bağdat’taki mahkemenin aldığı karar yüzünden gölgelenmiş durumda. Oysa Irak’ın bir an önce güçlü bir hükümete ve istikrara ihtiyacı var.
ABD, Irak’tan kuvvetlerini ağustostan itibaren geri çekmeye başlayacak. Belirlenen takvime göre, önümüzdeki yıl bu geri çekilme işlemi tamamlanacak. Yani işgal resmen sona erecek.
Zaten bu yılın başlarından beri, Irak güvenlik güçleri Amerikan askerlerinin yerini almaya ve kendi başlarına operasyonlar düzenlemeye başladılar. Ne var ki El Kaide’nin ve diğer bazı grupların saldırıları son bulmuş değil. Bu saldırıların hedefi ise daha çok siviller ve cami gibi kutsal yerler oluyor.
Hasılı, ABD işgalinden 7 yıl sonra, Irak’ta taşlar yerine oturmaktan hâlâ çok uzak. Bir umut vardı: O da, son seçimlerden sonra, hele Allavi’nin (Ankara’da da kendisine tavsiye edildiği gibi) bir milli birlik hükümeti kurması ve böylece ülkede hayatın normale dönmesiydi. Bu umut tamamen yok olmuş değil. Ama belirsizlik de devam ediyor...