Sami Kohen

Sami Kohen

skohen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Yorum Böyle anlaşmazlıklarda taraflar kendi paylarına kazanç çıkarırlar. Örneğin İngilizler "özür dilemeden", denizcileri kurtarmayı başarı sayıyorlar. İranlılar ise, Londra'nın "bir daha bu hatayı tekrarlamayacağını" bildirmesini kendi zaferleri olarak gösteriyorlar.Ancak bu oyunu İran'ın birçok bakımdan kazandığı açık.Tahran baştan sona inisiyatifini elinde tuttu, Blair hükümetini zorladı, İngiliz halkını -ve dünyayı- heyecanlandırdı. Sonunda da kararını ilan ederken İngiltere'ye -adeta haddini bildiren bir üslupla- mesajını verdi... Hatta bu açıklamayı Paskalya yortusuna denk getirerek, mesajını bir "bayram hediyesi" olarak tüm Hıristiyan dünyasına sunmuş oldu...Daha ayrıntılı yorum, yarına... İran'ın elindeki "İngiliz rehineler" meselesi, nihayet çözüldü. Başta koparılan gürültüden sonra, "sakin diplomasi" ile "mutlu son" -yani 15 denizcinin serbest bırakılması- sağlandı... SURİYELİLERİN şu sırada mutlu olması için en az üç neden sayabiliriz. Birinci neden: Halep'teki Halk Olimpiyat Stadyumu'nun açılışı vesilesiyle Başbakan Erdoğan'ın Suriye gelmesi ve Devlet Başkanı Beşar Esad ile Türk-Suriye ilişkilerinde yeni bir sayfa açacak olan görüşmeler yapması...İkinci neden: ABD Temsilciler Meclisi Başkanı Nancy Pelosi'nin Şam'a gelip Başkan Esad ve diğer yetkililerle görüşmesi ve böylece Bush yönetiminin bu ülkeye karşı uyguladığı izolasyon politikasını bozması...Üçüncü neden: Avrupa Birliği'nin dış politika sorumlusu Javier Solana'nın Şam'ı ziyaret etmesi ve bu suretle AB'nin 2 yıldır Suriye ile kesik olan diyaloğu yeniden başlatması... İlginç bir rastlantı olarak, bu üç ziyaretin de aynı zamanda gerçekleşmiş olması, Suriye'nin yeniden uluslararası platforma -etkinliğini kazanmış olarak- çıkmasını sağlamış bulunuyor. Suriye ile nereden nereye... Bizi direkt ilgilendiren Başbakan Erdoğan'ın Halep gezisi, Türk-Suriye ilişkilerinin nereden nereye geldiğini gözlerin önüne serdi.Yeni açılan stadyumda Fenerbahçe ile El İttihat takımları arasında oynanan maç TV ekranlarına da yansıdığı gibi, halkın coşkusuna ve sevgi gösterilerine vesile oldu. Henüz 9 yıl önce neredeyse savaşın eşiğine gelen iki komşu ülke şimdi dostluklarını sergiliyorlar. İki hükümet, bunun ötesinde, ekonomiden güvenliğe kadar çeşitli alanlarda işbirliği yönünde somut adımlar atıyor...İşte şimdi "su meselesi" de geride bırakılıyor ve Asi Nehri üzerindeki ortak baraj projesi gündeme geliyor... Ve işte Mısır'dan Avrupa'ya kadar uzanacak doğalgaz boru hattı projesinin ayrıntıları konuşuluyor.Bunun yanı sıra iki taraf, bölgesel anlaşmazlıkların çözümünde birlikte çalışmak istiyor. Başbakan Erdoğan, Suriye liderine Ortadoğu'da barış için ortaya çıkan yeni -ve belki son- fırsatların değerlendirilmesi gerektiğini söylüyor...Ankara bölgesel meselelerde Suriye'nin uluslararası platformdan uzaklaştırılması yerine ona dahil edilmesi gerektiği kanısında. Bu görüşün şimdi Washington'da ve Avrupa başkentlerinde de yaygınlaştığı görülüyor. Düşmanlıktan dostluğa... ABD Temsilciler Meclisi Başkanı Pelosi'nin Şam'ı ziyaretini bu çerçevede değerlendirmek gerek. Demokrat politikacı Bush yönetiminin eleştirilerine rağmen, bu gezisini gerçekleştirmekle, ABD'nin son zamanlarda bu ülkeye karşı izlediği boykotu kırmıştır.Kuşkusuz Bush'un stratejisine karşı olan Demokratlar da, Esad rejiminin davranışlarıyla mutabık değiller. Onlar da Şam'ın -özellikle radikal örgütlere destek konusunda- tavrını değiştirmesini istiyorlar. Ancak Pelosi bunun diyalogla gerçekleşebileceğini düşünüyor.Aynı gerçekçi tavır, AB tarafından da benimseniyor. Solana'nın ziyareti ABD ile Şam arasında diyaloğun yeniden başlamakta olduğunun işaretini veriyor...Evet, bütün bu gelişmeler Suriyelileri mutlu edecek nitelikte. Ancak bunun gerçekten sonuç vermesi için, Suriye'nin de uluslararası camia ile daha yakın ilişki ve işbirliği içine girmesi gerekecek... skohen@milliyet.com.tr Boykottan diyaloğa...