Sami Kohen

Sami Kohen

skohen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


     Avrupalılar önümüzdeki günlerde ve haftalarda - aslında önümüzdeki 6 ay boyunca - Silvio Berlusconi'nin adını dillerinden düşürmeyecekler.
     Herhalde biz Türkler de...
     Bunun nedeni dünden itibaren İtalya'nın AB'nin 6 aylık dönem başkanlığını Yunanistan'dan devralmış olması. İtalya'nın başında Berlusconi gibi sivri ve renkli bir lider olunca, bütün dikkatlerin onun üzerinde toplanması da doğal...
     Avrupalıların 66 yaşındaki "Cavaliere"ye bakış açısı, Türkiye'ninkinden farklı. "Onlar" iş hayatından siyasete geçen ve hedef olduğu yolsuzluk iddialarını örtbas etmeye çalışan Berlusconi'ye biraz şüphe, biraz endişe ile bakıyorlar. Dünkü Avrupa gazetelerine bakarsanız, kimi İtalyan liderini "Avrupa demokrasisi için bir tehlike", kimi "AB'yi yönetemeyecek bir amatör", kimi de "Avrupa için bir anormallik" olarak görüyor!..
     "Bizler" ise, Berlusconi'ye bir "Türk dostu" gözü ile bakıyor, Türkiye'ye gösterdiği ilgi ve yakınlığı nedeni ile, AB dönem başkanı olarak kendisinden çok şey bekliyoruz...
     ***
     AB'de "İtalyan başkanlık dönemi"nin neler getirebileceği konusuna girmeden önce, Yunanistan'ın dün sona eren başkanlık dönemine kısaca bir göz atalım.
     Genelde Yunanistan dönem başkanı olarak başarılı bir performans gösterdi. Irak savaşının yarattığı sorunlar nedeni ile bu, zor bir dönemdi. Simitis - Papandreu ikilisi bu krizi iyi "idare" etti... Yunan başkanlığı döneminde, 10 ülkenin üyeliğinin kesinleşmesi ve Selanik zirvesine sunulan yeni AB Anayasası tasarısının kabulü gibi Avrupa açısından "tarihi olaylar" da gerçekleşti.
     Türkiye açısından da, Yunanistan'ın tavrı, genel hatları ile, olumlu oldu. Yunanistan Türkiye'nin üyelik çabalarında bir engel çıkarmadığı gibi, gereken desteği de sağladı. Selanik zirvesinde Türkiye'ye önem verilmesi gerektiği mesajını da verdi. Ancak Kıbrıs meselesinde kendi pozisyonunu savunurken, Türkiye'yi eleştirmekten geri kalmadı (Dün Simitis'in Avrupa Parlamentosu'nda yaptığı gibi)...
     ***
     İtalya'nın başkanlık dönemine gelince, Avrupalılar buna daha kişisel biçimde Berlusconi'nin başkanlığı olarak bakıyorlar. Kuşkuların veya kaygıların nedeni de bu...
     Ama Berlusconi'nin - bugün Avrupa Parlamentosu'nda daha ayrıntılı olarak açıklayacağı - önemli bir AB gündemi ve programı var...
     Türkiye konusunda ise İtalyan liderinin Ankara'nın üyelik çabalarını desteklemek için elinden geleni yapacağı kesin. Bunu dün de İtalyan Senatosu'nda bir kez daha vurguladı.
     İtalya'nın bu sırada başkanlığı üstlenmesi Türkiye için bir şans. Bu yılın ikinci yarısında AB Komisyonu İlerleme Raporu'nu hazırlayacak ve Roma zirvesinde, müzakerelerin başlangıç tarihi üzerinde kararını verecek. İtalya'nın desteği bu bakımdan önemli.
     Ama bu önemi de abartmamak lazım. İki bakımdan: 1) Başkanlık koltuğundaki hiçbir ülke, tek başına AB'yi yönlendiremez. 2) Berlusconi'nin "tartışmalı kişiliği" AB'deki etkinliğini de zayıflatıyor.
     Evet, İtalya'nın bu dönemde AB'nin başında olması, Türkiye'nin işini kolaylaştıracaktır. Ama esas işi yapacak olan - yani uyum yasalarını geçirmekle ve onları uygulamakla yolu açacak olan - gene Türkiye'nin kendisidir...