Sami Kohen

Sami Kohen

skohen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

       TÜRKİYE'nin yeni bir siyasi krize sürüklenmesi tehlikesi, dış politika açısından büyük bir talihsizlik.
       Türk diplomasisi için - birçok alanlarda atağa kalktığı ve hatta bazı sonuçlar elde etmeye başladığı bir sırada - sıkıntılı bir dönem başlıyor.
      
Günlük "teknik" konuların dışında, işler yerinde sayacak. Ankara dış sorunlara eğilemeyecek, yeni politikalar üretemeyecek, yeni kararlar veya inisiyatifler alamayacak... Parlamento dış politika ile hiç ilgilenemeyecek... Kamuoyu içerdeki siyasi fırtınaların kaldırdığı toz bulutu arasında, dışarda olup bitenleri göremeyecek bile...
       Tabii şu anda krizin ne boyutlar alacağını kestirmek zor. Hükümet dağılacak veya devrilecek mi? Gelinen noktada bu iktidarın sürmesi şansı artık olmadığına göre, yönetim değişikliği nasıl olacak, nasıl bir hükümet ortaya çıkacak? Erken seçimler öngörüldüğü gibi Nisan'da yapılacak mı? Yapılacaksa önümüzdeki birkaç ayda geçici nitelikteki hükümet dış politikayı nasıl yürütecek? Nihayet bu kriz Türkiye'nin dış imajını, dış ekonomik ilişkilerini - ve de ekonomisini - ne şekilde etkileyecek?
       * * *
       HAFTA başında İstanbul'da yapılan ve çeşitli yabancı ülkelerden 200'ün üstünde seçkin işadamının katıldığı "Dünya Ekonomik Forumu" toplantılarında, konuşmacıların çoğu bir yandan Türk özel sektörünün dinamizmini ve genel olarak Türkiye'nin stratejik ve ekonomik önemini vurgularken, diğer yandan ülkenin siyasal istikrarının devamına verdikleri önemi belirttiler. Hatta bazısı, Türk yetkililerine kaygılarını dile getirdiler, onlara sorular sordular: Erken seçim Nisan'da yapılacak mı? O zamana kadar hükümet ne olacak? (Toplantıların yapıldığı günlerde henüz kaset bombası ve siyasal kriz patlak vermemişti)... Seçimleri kim kazanacak? Sonuç bundan önceki seçimlerin sonucuna benzeyecekse, ne olacak?.. Ve bütün bunlar Türkiye'nin siyasal ve ekonomik geleceğine nasıl yansıyacak?..
       Son 48 saat içinde Türkiye'yi daha derin bir krize sokan gelişmelerden sonra, bu sorular yabancı çevrelerde daha büyük bir kaygı ile soruluyor.
       Dış politika açısından sorulacak soru yeni durumun Türkiye'nin dış ilişkilerini, dış sorunlarını nasıl etkileyeceğidir. Şu sıralarda Türkiye'nin başında enerjik politikalar gerektiren o kadar ivedi sorunlar var ki...
       * Önümüzdeki birkaç hafta içinde AB ile ilişkilerin geleceğini belirleyecek bir dizi toplantı yapılacak. Ankara'nın bu konuda tavrını ortaya koyması, AB'yi etkileyecek inisiyatiflere girişmesi gerek...
      
* Petrol boru hattı projesinin geleceği de önümüzdeki birkaç hafta içinde belli olacak. Bazı şirketlerin bu işi rayından çıkarması tehlikesi var. Türkiye sonuç elde etmek için yoğun çaba harcamak zorunda...
      
* PKK uluslararası alanda siyasal bir atağa kalkmış durumda. Bu konuda Ankara'nın yeni stratejiler oluşturması, içte ve dışta etkin önlemler alması lazım...
      
* Kıbrıs işi önümüzdeki haftalarda yeniden gündeme geliyor. Bu da yeni yaklaşımlar ve girişimler gerektiriyor...
      
* Şu anda Irak'a karşı yeni bir askeri müdahale söz konusu. Önümüzdeki günlerde bölgede bir savaş patlayabilir. Ankara'nın bu hassas konuda politikasını belirlemesi gerek...
       * * *
      
LİSTEYİ daha uzatmadan şunu söyleyelim: Eğer Türkiye siyasal krize sürüklenirse, dış politikada ya hareketsiz kalacak veya tepki göstermekle yetinecek, inisiyatifi ele alamayacak, ağırlığını ortaya koyamayacak ve sorunlara çözüm getiremeyecektir.
       Tabii bu duruma düşmemenin yolu, krizin nedenlerini oluşturan yolsuzlukları, karanlık işleri, baskıları ve benzer faktörleri örtbas etmek ve demokrasinin gereklerini yerine getirmekten kaçmak değil. Böyle bir davranış, içerde krizi, dışarda da imajı daha da kötüleştirir...




Yazara E-Posta: s.kohen@milliyet.com.tr