Sami Kohen

Sami Kohen

skohen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Yorum Gerçekten Lal Mescid'inde son günlerde olup bitenler, Pakistan toplumunun ne derecede kutuplaşmış olduğunu ve Pervez Müşerref rejiminin ne büyük tehlikelerle karşı karşıya bulunduğunu ortaya koyuyor.Başkent İslamabad'ın göbeğindeki bu caminin bir süreden beri Taliban yanlısı militanların önemli bir merkezi haline geldiği biliniyor. Burada radikal dinci liderler, genç kız ve erkekleri Pakistan'da şeriat düzenini kurmak ve gerekirse davaları uğruna savaşıp ölmek için sıkı bir eğitime tabi tutuyorlar. Pakistan'ın etkili gazetesi "Dawn" dünkü başyazısında şöyle diyordu: "Lal Mescid'deki dram, ülkedeki derin rahatsızlığın bir göstergesidir. Dinci militanlık, Pakistan'ın Sovyet karşıtı mücahidin'lere ev sahipliği yaptığı günlerde başlamış ve nihayet ülkenin çıkarlarını tehlikeye düşüren bir canavar haline gelmiştir"... Pakistan makamları, Lal Mescidi içindeki bu faaliyeti bir süre izlemekle yetindiler. Ancak son aylarda camide üslenen militanlar, kurdukları "ahlak ekipleri"ni, örtünmeyen veya fuhuş yaptıkları iddia edilen kadınları kaçırmak ve cezalandırmakla görevlendirdi"ler. İki hafta önce bir klinikte çalışan 7 Çinli kadının kaçırılması bir hadise oldu...Hükümet bu haftanın başında Lal Mescidi'ni kontrol altına almak için harekete geçti, ama bu kez militanların silahlı direnişiyle karşılaştı. Çatışmada ölenler oldu. Militanların ve öğrencilerin bin kadarı teslim olma çağrılarına uydu. Bu arada caminin imamı Mevlana Abdülaziz bir "burka" içinde (kadınlarla beraber) kaçarken yakalandı. Ancak kardeşi -ve bu hareketin önderlerinden olan- Abdülreşit Gazi, caminin içinde direnişi sürdürmeyi yeğledi.Bu satırlar yazılırken, Gazi caminin içinde kalan birkaç yüz kişiyle birlikte direnişi "ölünceye kadar" sürdürmek niyetinde olduğunu söylüyordu...İşin bu noktaya gelmesi gerçekten "Dawn" gazetesinin deyişiyle, dramı büsbütün vahim bir hale getirecektir. Nitekim daha şimdiden başka cami ve medreselerde barınan aşırı dinciler, bu olayın intikamını almak için eyleme geçeceklerini ilan ediyorlar. Bu da çatışmaların ülke çapında yayılması demek olur... Niyetleri ne? Bu dramın nasıl biteceği henüz bilinmemekle beraber, son olup bitenler, Pakistan'ın halen içinde bulunduğu nazik durum hakkında bazı önemli gerçekleri ortaya koyuyor. Bu gerçeklerden biri Pakistan'ın ciddi bir kamplaşmaya sürüklenmiş olduğudur. Ülke içinde Taliban ve El Kaide yanlıları artık bir güç oluşturuyorlar. Özellikle Afganistan sınırına yakın bölgede bu unsurlar yerel yönetimlere de hakim durumdalar.Aşırı dinciler, cami ve medreseleri artık kendi faaliyetleri için bir merkez olarak kullanıyorlar. Son yıllarda bu merkezlerde dini eğitim yapıldığı gibi mücahidin veya gerillalar yetiştiriliyor. Hatta bunların bir kısmı Afganistan'a ve başka ülkelere de gönderiliyor.Pakistan'da radikal dincilerin Taliban tarzı bir rejim için giriştikleri faaliyet, bugünkü yönetim için ciddi bir tehdit oluşturuyor. Nitekim Müşerref'in durumu giderek zayıflıyor ve zorlaşıyor. Kaldı ki kendisi bizzat bu unsurların hedefi durumunda. Dün ortaya çıkarılan suikast girişimi bunun yeni bir göstergesi. Müşerref bir yandan kırılgan demokrasiyi korumak, diğer yandan aşırı dincilerin baskılarına ve de terör hareketlerine karşı koymak durumunda. Pakistan gibi giderek kutuplaşan bir ülkede bu iki misyonu birden gerçekleştirmek şansı ise pek güçlü görünmüyor doğrusu... skohen@milliyet.com.tr Müşerref'in işi zor