Sami Kohen

Sami Kohen

skohen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Türkiye’de dikkatlerin tamamen iç meselelere odaklandığı bir dönemde, dış politikadaki gelişmeler pek tartışılamıyor.
Oysa Türk diplomasisinde önemli yeni yönelimler var. Ankara eskisinden farklı birtakım yaklaşımlar sergiliyor. Bu değişiklikler yeni bir vizyon -hatta doktrin- zeminine oturtuluyor...
Bu hafta Ankara’da düzenlenen büyükelçiler toplantısında Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’nun yaptığı konuşma bu yeni dış politika anlayışının ana hatlarını ortaya koyuyor.
Umarız önümüzdeki günlerde dış politikayla ilgili düşünce kuruluşları, bu konuyu enine boyuna tartışırlar.
Gene umarız ki, muhalefet partileri de bu konudaki değerlendirmelerini kamuoyuyla paylaşırlar ve böylece sadece iç meselelerde değil, dış konularda da seslerini duyururlar...
Biz özellikle Dışişleri Bakanı’nın son konuşması hakkında ana muhalefet partisinin görüşlerini, CHP Genel Başkan Yardımcısı, milletvekili ve eski diplomat Onur Öymen’e sorduk.

“Laf çok, sonuç yok”
Öymen’e göre, Davutoğlu’nun söylediklerinde bir vizyon yaklaşımı var. Ama büyük resim görülmüyor. Ortadoğu, Balkanlar gibi bölgesel ilgi alanları ön planda tutuluyor.
Davutoğlu, konuşmasında, “Hattı diplomasi yok, sathı diplomasi var. O satıh da bütün dünyadır” demiş, yani Türk dış diplomasisinin küresel bir rol oynaması gerektiğini belirtmişti.
Öymen’e göre Türkiye halen böyle bir rol oynayacak durumda değil. Her şeyden önce Türkiye içte bir güvenlik zaafı yaşıyor. Gerçi TSK, NATO’nun en güçlü ikinci ordusu. Ama uluslararası değerlendirmelere göre (kaynak: “World Peace Index”) Türkiye güvenlik alanında 121. sırada...
Benzer bir durum demokratik değerlerde de görülüyor. İnsan hak ve özgürlükleri, kadın-erkek eşitliği gibi konularda, Türkiye çok alt sıralarda yer alıyor. (Kaynak: “Freedom House”un raporları).
Öymen küresel veya bölgesel roller üstlenmek isteyen bir ülkenin önce kendi içindeki temel güvenlik ve siyasal sorunlarını halletmesi, ayrıca dış ilişkilerinde de “ilkeli ve tutarlı” hareket etmesi gerektiği kanısında.
Oysa hükümetin son dönemde izlediği dış politika, ne güvenlik faktörünü sağlayabilmiş, ne de dış sorunlara çözüm getirebilmiştir. Evet, “komşu ülkelerle sıfır sorun” sloganı kullanılıyor. Ancak pratikte alınan sonuç nedir?
Öymen buna olumsuz tepkisini, Kıbrıs, Ege, Ermenistan, Azerbaycan ve Kuzey Irak’ı örnek göstererek veriyor. Onun ifadesiyle, “Açılım ve benzeri laflar çok. Ama sonuç veya çözüm yok”...

Değerlerde “eksen kayması”
Öymen, Ortadoğu politikasında da tutarsızlıklar görüyor ve aktif rol oynama uğruna, bazı dengelerin göz ardı edildiğine işaret ediyor. “Gazze’de olanlar konusunda biz de hassasız; ama Hamas’ın destekçisi pozisyonu yüzünden sadece İsrail’i değil, Filistin yönetimini (Abbas) ve Mısır’ı da karşımıza aldık” diyor Öymen.
AB konusunda ise, her şeyden önce “Avrupalılaşmak”, yani Avrupa’nın değerlerini benimsemek gerektiğini belirten Öymen, son zamanlarda iktidarın bu değerlerden uzaklaştığını ve bu anlamda bir “eksen kayması”nın meydana geldiğini düşünüyor.
Özetle, Öymen’in söylediklerine bakılırsa, ana muhalefet partisi, Davutoğlu’nun ortaya koyduğu yeni dış politika çizgisine muhalif...