Sami Kohen

Sami Kohen

skohen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Türkiye ile AB arasında mülteciler konusunda geçen ay varılan anlaşma yürürlüğe girdi ve 20 Mart’tan sonra Türkiye’den Yunan adalarına ulaşabilen kaçak göçmenlerin ülkemize iadesi süreci başladı.
Almanya başta olmak üzere AB yöneticileri ve Ankara bu gelişmeden memnun. Ancak mülteciler için aynı şeyi söylemek zor.
Türkiye’ye geri gönderilmekte olan göçmenler ikiye ayrılıyor. Bunların bir kısmı Suriyeli. Türkiye bunları kamplarda barındıracak, buna karşılık Türkiye’de bulunan kayıtlı Suriyeli sığınmacıları “bire bir” esasına göre Almanya’ya veya başka AB ülkelerine sevk edecek. Nitekim bu işlem pazartesi günü başladı.
İkinci kategorideki mülteciler Afgan, Pakistanlı, Bangladeşli, Sri Lankalı, Afrikalı, vs... Türkiye iade edilen bu göçmenleri ait oldukları ülkelerine gönderecek. Bunlar gereken işlemler tamamlanıncaya kadar Kırklareli’ndeki bir kampta misafir edilecekler...

O kadar basit değil
İlk bakışta bu uygulama “mülteci krizi”ni yatıştırabilecek pratik bir “takas” olarak görünüyor. Ama mesele o kadar basit değil. Daha sürecin başında ortaya çıkan bazı önemli gerçekler var.
1) Yunan adalarına büyük riskler alarak geçen mülteciler için Türkiye’ye iade edilmek, “Avrupa rüyası”nın sonu demektir. Bu bakımdan bunların hepsi (milliyetleri ne olursa olsun) mutsuz ve umutsuz...
Suriyeliler artık Türkiye’de kamplarda kalacak. Diğerlerine gelince onlar da dönmek istemedikleri ülkelerine zorla gönderilecek...
2) Suriyeli göçmenlerle yapılan röportajlar, Türkiye’de yaşamak istemediklerini gösteriyor. Kimine göre iş yok, hayat pahalı; kimi de Türkiye’de çocukları için bir istikbal görmüyor...

İlle de Avrupa
3) İlginç bir gerçek de şu: Bütün bu mültecilerin gözü başta Almanya olmak üzere Avrupa’da... Avrupalıların kendilerini istemediklerini bile bile, bu riskli serüveni göze alıyorlar. Bu hafta Türkiye’ye iade işlemi başlarken dahi, hâlâ Yunan adalarına ulaşmaya çalışanlar oldu. Bu insanların kendilerine kucak açan Türkiye’de kalmaktansa ille de -kendilerine daha çok yabancı olan- Almanya, İsveç veya Finlandiya gibi ülkelere sığınmayı bir tutku haline getirmiş olmaları düşündürücüdür.
4) Mültecilerin kafasında kendilerini daha rahat hissedebilecekleri başka ülkeler olmaması ilginç. Örneğin Katar, Dubai ve benzeri zengin Körfez ülkeleri gibi... Hoş, Suudi Arabistan başta olmak üzere bu ülkeler de mültecilere hâlâ sınırlarını kapalı tutuyorlar. Sahip oldukları büyük mali kaynaklar oranında bir yardımda bulunmuyorlar.
5) Şu anda dünyada mülteciler yükünü en geniş şekilde çeken ülke “açık kapı” politikası izleyen Türkiye... Kendisine iade edilen kaçak Suriyeli kadar, kayıtlı mülteciyi Avrupa’ya sevk etmekle mevcut sığınmacı sayısı artmıyor ama azalmıyor da...