Sami Kohen

Sami Kohen

skohen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Kim hayal edebilirdi bir gün NATO zirvesine Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in katılacağını?
Sadece o mu? Sovyetler Birliği’nin eski 7 cumhuriyetinin (Ukrayna’dan Gürcistan’a, Moldova’dan Özbekistan’a kadar) liderlerinin böyle bir NATO toplantısında yer alacağını da kim düşünebilirdi?
Yarın Bükreş’te başlayacak olan 3 günlük NATO zirvesi, bu bakımdan ittifakın 59 yıllık tarihinin en geniş toplantısı olacak. Ve kuşkusuz, en önemlilerinden biri de...
Bunun önemi sadece 26 “üye”, 23 “ortak” dahil, 60 ülkenin liderlerinin bir araya gelmesinden ibaret değil. Bu zirve, Batı ile Rusya arasındaki ilişkilerin geleceğini olduğu kadar, bizzat NATO’nun kaderini de belirleyecek.
Soğuk Savaş’tan sonra dünya konjonktürü bu kadar değişmeseydi, elbet böyle “genişletilmiş” bir toplantı gerçekleşemezdi. Henüz 20 yıl öncesine kadar NATO ile Varşova Paktı karşı karşıya bulunuyordu. Avrupa iki cepheye bölünmüştü...
Soğuk Savaş’ın sona ermesinden sonra bütün dengeler altüst oldu: Doğu Avrupa ve Baltık ülkeleri peş peşe NATO’ya girdiler. İttifak böylece birdenbire “genişledi”. Bununla da kalmadı, hedef ve “misyon” anlayışı da değişti: NATO Balkanlar’dan Afganistan’a kadar çok daha yaygın bir coğrafyada siyasi ve askeri bir rol oynamaya başladı. Nitekim bu rol, şimdi NATO içinde de “nereye kadar genişleme ve nereye kadar yayılma” sorusunu gündeme getiriyor.

Haberin Devamı

Karar bekleyen sorunlar
NATO zirvesinde tartışılacak olan konuların başında bu “genişleme-yayılma” meselesi geliyor. Diğer ivedi sorunlar arasında Afganistan, Balkanlar, füze kalkanı da yer alıyor.
-  Genişleme bağlamında, ilk etapta, Arnavutluk ile Hırvatistan‘ın ve eğer Yunanistan’ın isim üzerindeki itirazlarına çare bulunursa Makedonya‘nın üyeliği kesinleşiyor.
Üyeliği söz konusu olan iki ülke daha var ki, ciddi bir sorun yaratıyor. Ukrayna ve Gürcistan‘ın olası üyeliğine Rusya şiddetle karşı çıkıyor. ABD bastırıyor, Almanya ve Fransa gibi bazı NATO üyelerinin ise tereddütleri var.
Putin bu iki ülkenin NATO’ya alınması girişimini kendisine karşı bir “kuşatma” hareketi olarak görüyor. Rus yetkililer açıkça bunun Batı ile Moskova arasında büyük gerginlik yaratacağını söylüyorlar.
-  Afganistan konusunda sorun, NATO’nun beş yıldan beri üstlendiği sorumluluğu bundan böyle nasıl sürdüreceğiyle ilgili. Taliban’ın yeniden şahlanması üzerine, ABD müttefiklerden ek muharip birlikler istiyor. Çoğu NATO ülkesi, açıkçası buna pek hevesli değil.
Ama NATO bu konuda bir karar almak durumunda. Eğer Taliban’ın Afganistan’a giderek hâkim olması karşısında NATO aciz duruma düşerse, bu kendi geleceği (ve güvenirliği) açısından büyük bir fiyasko olur.
Herhalde zirvede bu konuda bir konsensüse varmak kolay olmayacak.
-  Füze savunma sistemi üzerinde şimdiye kadar daha çok ABD’nin Doğu Avrupa’da kurmaya çalıştığı “kalkan”dan söz edildi. Washington bunu daha çok İran’a karşı düşündüğünü belirtiyor, ama Rusya bundan gocunuyor. Bush-Putin görüşmesinde buna bir çare aranacak. Ancak bunun dışında NATO’nun da kendi füze savunma programını geliştirme projesi var ki, bu da zirvede tartışılacak.

Haberin Devamı

Türkiye’nin ilgisi
Bu zirvede ele alınacak sorunlardan NATO’nun genel stratejilerine kadar bütün konular Türkiye’yi yakından ilgilendiriyor.
Bazı hususlarda Ankara’nın görüşleri belli: Örneğin 3 Balkan ülkesinin üyeliği ve “genişleme” politikası destekleniyor. Buna karşılık Afganistan’a muharip güç sevki konusunda rezervler var.
Umarız Ankara’daki siyasal fırtınanın kaldırdığı toz duman, bu önemli zirvenin gerektiği gibi izlenmesine engel olmaz...