Sami Kohen

Sami Kohen

skohen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


Uluslararası örgütlere dert anlatmak, onlardan destek sağlamak kolay iş değil. Hele aynı örgütün içinde dost olmayan "birileri" olunca...
Örneğin NATO'yu alalım. Türkiye, bağlı olduğu, 47 yıldır hizmet ettiği NATO'nun terör konusunda kendisine arka çıkmasını elbet bekler. Teröristlere yardımcı olanlana da "dur" demesini ister. Bu yardımcı olan ülke, bir "müttefik" olsa bile...
Öcalan olayından sonra Yunanistan'ın PKK ile ilintisi iyice ortaya çıkınca, Ankara tüm dost ülkelere ve kuruluşlara - ve bu arada NATO'ya - durumu bildirmekte gecikmedi.
* * *
GÖNÜL arzu eder ki, zamanımızın bu en önemli ve etkin ittifakı, bu konuda açıkça bir tavır ortaya koysun, Atina'yı kınasın ve onu bundan böyle Türkiye'yi zayıflatmaya çalışan teröristleri desteklemekten vazgeçirsin...
Ama bu pek olamıyor. Nedenlerden biri, Yunanistan'ın da NATO üyesi olması ve kendisine karşı herhangi bir kararı rahatlıkla bloke etme olanağına sahip bulunmasıdır. Diğer bir neden de, NATO'nun, teröre karşı işbirliği konusunda alınmış birçok kararı ve genel ilkeleri olduğu halde, bunu hayata geçirecek bir mekanizmadan yoksun bulunmasıdır.
Bu yüzden Türkiye direkt olarak NATO'ya başvurup "burada vahim bir durum var, olağanüstü toplanalım ve Yunanistan'ı yola getirelim" diyemiyor.
Bir diplomatımızın deyişi ile, "önemli olan NATO nezdinde bir girişimde bulunmak, içimizi dökmek değil, sonuç almaktır. Bunu da akılcı şekilde yapmak gerek"... Örneğin, son haftalarda yapıldığı gibi, Brüksel'de diplomatik ve askeri temaslarla... Ve önceki gün olduğu gibi, Ankara'ya gelen Genel Sekreter Javier Solana'ya gereken önemli mesajları vermek suretiyle...
* * *
ANKARA'da Solana'ya Yunanistan'ın PKK ilintisi konusunda verilen mesaj açık: NATO bu işe sahip çıksın. Atina'yı Türkiye aleyhindeki politikasından vazgeçirsin. Aksi halde, doğacak sonuçlar, ittifak için de iyi olmaz...
Görüşmeye katılan yetkililer İspanyol kökenli Genel Sekreter'in bu mesajı iyi algıladığı ve bunun gereğini yerine getirmeye yatkın göründüğü izlenimini taşıyor.
Bu durumda NATO'nun bu konuda daha aktif biçimde devreye girmesi beklenebilir. Artık Yunan hükümeti bu girişimlere - ve baskılara - nasıl karşılık verir göreceğiz. Hele şu PASOK Kongresi de bitsin ve Başbakan Simitis'in durumu - ve tutumu - daha açıklık kazansın...
* * *
TÜRK yetkililerinin Solana ile görüştükleri tek konu terör değildi. Türk dış politikasını ilgilendiren başka önemli konular da masaya geldi. Bunlardan biri, Türkiye'nin AB'nin güvenlik yapısı içindeki yeri ile ilgili.
Türkiye AB'nin savunma ve güvenlik alanındaki yapılanmasında "eşit" bir statü talep ediyor. AB bir - iki yıl sonra, BAB'ın yerine, Avrupa güvenliği görevini üstlendiğinde, Türkiye'yi dışlayacak mı? Ankara, AB'nin "adaylık" konusunda oynadığı oyuna gelmeye niyetli değil. Yani başka sıfatlarla ona dolaylı olarak bir rol verilmesini kabul etmez. Müttefiklerimiz şimdiden bunu bilsinler...
Nihayet Solana'ya verilen diğer mesaj da, Kosova'ya katkı ile ilgili. NATO müdahale edecekse, Türkiye Kosova'ya askeri birlik sevkedecek. Ama nasıl? Yunanistan sevkiyata "geçit vermeme" eğiliminde! Bazı yasal zorluklara rağmen Bulgaristan'ın bu kolaylığı sağlaması mümkün olabilir. Solana şimdi buna çalışacak. Varsın Yunanistan yan çizsin...



Yazara E-Posta: skohen@milliyet.com.tr