Sami Kohen

Sami Kohen

skohen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


NATO'nun 50. yıldönümünün kutlandığı bugünlerde, Türkiye ile ittifak arasındaki ilişkiler değerlendirilirken, 1960 - 70 döneminde ülkemizde yürütülen "NATO'ya Hayır" kampanyasını anımsamamak mümkün değil.
O yıllarda bazı solcu aydınların ve öğrencilerin başlattığı NATO aleyhtarlığının nedeni temelde ideolojikti: Marksist kesimin eğilimi bunu gerektiriyordu. Bu hareket halkın milliyetçilik duygularını da galeyana getirerek, Türkiye'yi Batı'dan koparmayı ve sonuçta Sovyet - Komünist blokuna kaydırmayı amaçlıyordu.
Tabii yıllar sonra, Soğuk Savaş'ın sona ermesi ve Sovyetler'in çöküşü üzerine, o dönemde yürütülen bu kampanyanın ne kadar yanlış olduğunu, bizzat fikir değiştiren zamanın militanları da itiraf ettiler.
Bugün geriye bakıldığında, Türkiye'nin 1952'de NATO'ya girmesinin ve bu camiada yerini korumasının ne kadar isabetli olduğu açıkça anlaşılıyor. Bazı hallerde "kraldan ziyade kralcı davranmak" ve "ileri karakol" işlevini üstlenmek konusunda gösterilen aşırı hevese rağmen...
* * *
1968'de Sovyet tankları "güleç yüzlü sosyalizm" politikasına son vermek için Prag'a girerken, bir Çekoslovak yetkilisi bana şöyle demişti: "Siz (Türkiye) ne kadar şanslısınız. Baksanıza bizim Varşova Paktı müttefikimiz (Sovyetler Birliği) ülkemizi işgal ediyor. Sizin NATO müttefikleriniz ise, güvenliğinizi koruyor... Yoksa kimbilir, belki bugün siz de bir Sovyet peyki olurdunuz"...
Gerçekten Türkiye, NATO üyeliği sayesinde Moskova'nın yayılmacı emellerine karşı koyabildi, toprak bütünlüğünü ve güvenliğini koruyabildi. NATO sayesinde, silahlı kuvvetlerini modernleştirdi, güçlendirdi; ekonomisine gereken dış desteği buldu; siyasal alanda da Batı camiasının içinde etkin bir yere sahip olabildi...
Soğuk Savaş'ın sona ermesinin, NATO açısından Türkiye'nin öneminin - bulunduğu Balkanlar - Ortadoğu - Kafkasya üçgenindeki konumu nedeni ile - azalmadığı, aksine arttığı sık sık söylenir. Türkiye açısından da durum aynıdır: Yani bugün NATO, Türkiye için de önemlidir. Hem güvenliği, hem askeri gücü, hem siyasal rolü ve etkinliği için önemlidir. Hele NATO'nun yeni bir "stratejik konsept" geliştirdiği, terörizmden güncel sorunlar üzerinde istişareye ve Balkanlar üzerinde ortak politikaya varıncaya kadar çeşitli konularda yeni işbirliği alanları kurduğu bir sırada...
* * *
BUGÜN Türkiye'nin kendi ulusal politikalarının geliştirilmesinde, bu arada bir "bölgesel güç" olarak oynamak istediği rolde, NATO üyeliğinin vazgeçilmez bir avantaj oluşturduğu açık.
NATO üyeliği, Ankara'nın izlemek istediği "çok boyutlu" dış politika için de bir engel değil, aksine bir "artı faktör"dür.
Nihayet şunu da açıkça söylemek gerek: Türkiye kendi politikasının ihtiyaç gösterdiği bazı kararları uygularken (örneğin Kuzey Irak'a karşı girişilen askeri operasyonlar gibi) müttefiklerinden anlayış görüyor. Aynı şekilde Türkiye, kendi ulusal çıkarları için önem taşıyan birçok konuda NATO müttefiki ABD'den aktif desteğe sahip olabiliyor.
Evet, bugün de Türkiye, NATO için önemli; ama Türkiye için de NATO çok önemli.
Şimdiki konjonktürde zaten "NATO'ya Hayır" diyen pek kimse de yok...


Yazara E-Posta: skohen@milliyet.com.tr