Sami Kohen

Sami Kohen

skohen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Yunanlıların başı iki yıldır ekonomik kriz ile dertte. Geçen pazar günkü seçimlerden sonra buna bir de siyasi kriz eklendi.
Yunanistan şimdi yönetilemez halde. Hükümet bir türlü kurulamıyor.
Seçimlerden birinci parti olarak çıkan merkez-sağ Yeni Demokrasi’nin lideri Antonis Samaras bir Koalisyon hükümeti kurmayı denedi, olmadı. Mecliste ikinci parti durumundaki Radikal Sol SİRİZA lideri Aleksi Çipras uğraştı, yapamadı... Şimdi üçüncü ve son şansı merkez-sol PASOK’un lideri Evangelos Venizelos kullanıyor.
Açıkçası onun da başarılı olması ihtimali düşük. O zaman ne olacak?
Yunan Anayasası cumhurbaşkanına yeni ve son bir girişimde bulunmak yetkisi veriyor. Kendisi bu hafta sonu parti liderleriyle tekrar görüşecek, geniş tabanlı bir hükümet için onları uzlaştırmaya çalışacak.
Başaracak mı? Atina’da kimse bu konuda bahse girmek istemiyor. Hatta bunun da olamayacağını düşünenler, şimdiden “yeni bir erken seçim”den söz ediyor. Böyle bir seçim oy oranlarını ve meclisteki sandalye dağılımını ne kadar değiştirebilir?
Yunanlılar artık o kadar umutsuz ve karamsar haldeler ki, bu çıkmazdan nasıl kurtulacaklarını bilemiyorlar.

Buraya kadar...
Seçimler mevcut ekonomik krize bir de siyasal kriz ekledi, ama belki sonuçta Yunanistan’da bir şeylerin değişmesine vesile olabilir. Şöyle ki...
Yunan seçmeni merkeze yakın iki ana partiyi de, sebep oldukları bugünkü sıkıntılardan dolayı, fena halde cezalandırdı. Ancak daha uçtaki partilere yönelirken de şu mesajı verdi: Daha fazla kemer sıkmaya hayır!
Oy oranı, Yunanlıların AB ve IMF’nin empoze ettiği bu kemer sıkma programına ne kadar karşı olduklarını ortaya koydu. Seçim kampanyasında başta Radikal Sol olmak üzere, bu konuda imzalanan anlaşmayı iptal edeceğini vaat eden partiler, oyların toplam yüzde 68’ini kazandılar.
Koalisyon müzakerelerinde esas tartışılan konu da bu oldu. Yani Yunanistan, AB ve IMF ile anlaşmasına harfiyen uymaya devam edecek mi, yoksa bunu yırtıp atacak mı?
Eğer halkın verdiği mesaj önemseniyorsa, iki ana partinin (YDP ve PASOK’un) kemer sıkma politikalarının eskisi gibi sürdürülemeyeceği sonucunu çıkarması gerekir. Çükü artık halkın takati ve tahammülü kalmamıştır.
Ama buna karşılık, SİRİZA gibi kemer sıkma politikasına katı bir ideolojik yaklaşımla bakarak, yardım paketi ile ilgili anlaşmaları yok farz edip AB ve IMF’ye meydan okumaya kalkışırsa, bu da ters tepecektir.
Çözüm herhalde bu iki görüş arasındaki bir orta yoldadır. Eğer partiler böyle bir orta yolda buluşur ve bir yandan kemer sıkma tedbirlerinin yumuşatılması, diğer yandan da kurumsal reformlarla ekonomik gelişmeye yönelik adımlar atmak konusunda anlaşırlarsa, toparlanma şansını yakalayabilirler.

Yeni bir şans
Yunanistan’ın bu kritik aşamada bir şansı var: O da, Fransız seçimlerinden galip çıkan François Hollande’ın Avrupa’da “kemer sıkma ve büyüme” konusunda yarattığı tartışma ve yeni trend...
Tabii bu konuda özellikle Almanları ikna etmek gerekecek ama, mali krizin sadece kemerleri sıkmakla halledilemeyeceğini, büyümeyi de ön planda tutan reformların gerçekleştirilmesi gerektiğini savunan Avrupalıların sayısı giderek artıyor.
Bu durumda Yunanlılar, eğer kendi aralarında anlaşırlarsa, AB ve IMF ile imzaladıkları anlaşmayı -iptal yerine- tadil etme imkânını bulabilirler.
O zaman Yunanistan’ın dostlarıyla yeniden müzakereye oturması gerekecek.
Bunun için de Atina’da gerçekçi bir koalisyonun kurulması şart...