Sami Kohen

Sami Kohen

skohen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


     Artık Türkiye’nin gündeminde bir "Kuzey Irak sorunu" var. Sadece Türkiye’nin değil, dünyanın da...
     Bunun için dış basına bir göz atmak yeter: Irak savaşı ile ilgili haberlerin yanı sıra, Türkiye’nin Kuzey Irak’la ilgili "planları" konusunda yığınla yazı çıkıyor...
     Aynı şekilde Başkan Bush’dan Dışişleri Bakanı Powell’e ve Genelkurmay Başkanı General Myers’e kadar Amerikan liderleri, Türkiye’yi Kuzey Irak’a yönelik "tek yanlı bir askeri harekata" girişmeye karşı uyarıyor. Bu arada Almanya’dan Belçika’ya kadar birçok Avrupa ülkesi bunu tehdit düzeyine çıkarıyor. Rusya ve diğer Ortadoğu ülkeleri de bu konuda kaygılarını dile getiriyor...
     Çeşitli dış çevrelerden gelen bu tür tepkiler haksız ve yersiz sayılabilir. Ancak gerçek şudur ki, bugün "Kuzey Irak sorunu" bütün dünyanın dikkatini ve kuşkularını çekiyor...
     ***
     SORUNUN uluslararası boyutlar alacak kadar büyümesinin nedeni çeşitli dünya başkentlerinde Türkiye’nin Irak savaşını fırsat bilip kuzey bölgesi ile ilgili "gizli emellerini" gerçekleştirmek istediği kanaatinin yer almasıdır.
     Geçmişte Ankara’da yetkili veya yetkisiz birçok ağızdan, örneğin Türkiye’nin Kuzey Irak üzerinde tarihi haklarının bulunduğu konusunda duyulan iddialar böyle bir izlenimin edinilmesine yardımcı olmuştur. Aynı şekilde Türkiye’nin Kuzey Irak’ta bir Kürt devletinin kurulmasını "savaş nedeni" sayacağı, hatta federasyona da izin vermeyeceği yolundaki sözler ve yayınlar da bu kuşkuları artırmıştır.
     Dün hükümet adına Adalet Bakanı Cemil Çiçek’in Türkiye’nin böyle "gizli veya sömürgeci emelleri olmadığını" resmen söylemesi isabetli olmuştur. Esasen Başbakan Tayyip Erdoğan, Dışişleri Bakanı Abdullah Gül de son konuşmalarında Türk kuvvetlerinin Kuzey Irak’a sırf insani ve güvenlik mülahazalarla sevk edileceğini, Irak’ın toprak bütünlüğünün ve zenginliklerinin (yani petrol gelirlerinin) tüm Irak halkınca paylaşılması gerektiğini vurgulamışlardır.
     Kısacası verilen mesaj, Türkiye’nin Kuzey Irak’ı işgal, kaynaklarına el koymak gibi art niyetlerle hareket etmediği, dolayısı ile gösterilen tepkilerin de mesnetsiz olduğudur.
     ***
     TÜRKİYE’nin daha inandırıcı olması için, Kuzey Irak’la ilgili uzun vadeli politikasına da açıklık getirmesi gerekiyor. Herkes Türkiye’nin orada asker bulundurmak istemesini, Kürtleri kontrol etmek veya önlerini kesmek amacına bağlıyor.
     Ankara’nın bir Kürt devletine karşı olduğu ve hatta bunu "savaş nedeni" sayacağı ile ilgili uyarılar, gerek Kürtler gerekse dünya tarafından ciddiye alınıyor. Ancak Irak Kürtlerinin bir federal yapı içinde özerkliğe sahip olmasına karşı çıkılması bir müdahale için makul gerekçe sayılmıyor. Gerçekten Ankara’nın böyle bir stratejisi var mı? Aslında olmaması gerekir. Ama bu konu açık değil.
     Dolayısı ile, daha önce birkaç kez belirttiğimiz gibi, Türkiye Kuzey Irak konusunda kapsamlı ve gerçekçi stratejiler belirlemeli ve dış dünyaya da daha inandırıcı argümanlar sunmalıdır...