Sami Kohen

Sami Kohen

skohen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

BEYAZ Saray’a taşınıp yeni Başkan olarak görevini devralmasına daha 69 gün var ama Barack Obama kollarını sıvamaya başladı bile...
Başkan George W. Bush geride o kadar acil ve önemli sorunlar bırakıyor ki, Obama zaman kaybetmeden işe sarılmak durumunda. Dün Beyaz Saray’da gerçekleştirilen mutat halef-selef görüşmesinin aceleye getirilmesi de bu yüzden...
Obama’nın önünde öncelikle ele alması gereken yığınla dosya var. Bunların başında kuşkusuz ekonomik sorunlar geliyor.
Ama yeni Başkan, daha resmen görevine başlamadan bile, birtakım dış meselelere de eğilmek zorunda. Başkan seçilmesinin bütün dünyada yarattığı büyük beklentiler ve kendisine olmadık yerlerden dahi gelen mesajlar üzerine, Obama’nın şimdiden bazı temel stratejik pozisyonlar belirlemesi gerekiyor.
Irak, İran, Pakistan, Rusya ile ilişkiler, uzun “acil dış meseleler” listesinin başında geliyor.

Kafaların takıldığı sorun
Bu meselelerin hepsi Türkiye’yi doğrudan ilgilendiren ve Türk dış politikasında da önemli yer alan konular.
Ama her nedense, Türkiye’nin “Obama Amerika’sı” ile ilişkilerinin nasıl olacağı konusu açıldığında, bizde kafalar hemen “Ermeni sorunu”na takılıyor.
Kuşkusuz bu merak -ve endişe- sebepsiz değil. Obama-Biden ikilisi seçim kampanyasında Ermeni lobisine iyice angaje oldu. Ayrıca Kongre’nin iki kanadı da şimdi Demokratların kontrolünde. Dolayısıyla, Ermeni soykırımı iddialarının yakınlarda tekrar gündeme getirilmesi ve Kongre’den bir karar çıkartma çabalarının yoğunlaşması muhtemel.
Şimdiye kadar böyle bir kararın çıkması, Türkiye’nin “stratejik önem kartı”nı oynamasıyla mümkün olmuştur. Kongre’yi, aslında Türkiye’nin jeostratejik önemini ve ABD’nin çıkarlarını ön planda tutan Beyaz Saray’ın ve Pentagon, Dışişleri gibi kurumların çabaları durdurabilmiştir.
Eğer gene böyle bir girişim olursa, Obama yönetimi aynı stratejik mülahazalarla hareket edip Türk-ABD ilişkilerini zedeleyecek bir kararı önleyebilecek mi?
Obama Beyaz Saray’a girmeden bu sorunun yanıtını bilmek pek mümkün değil. Ancak bu arada yeni yönetimi böyle bir girişime karşı direnmek için elini güçlendirecek yeni şartlar oluşuyor. Ankara-Erivan ilişkilerinde, yeni bir temas ve yakınlaşma sürecinin başlaması karşısında, Kongre’nin bu havayı bozacak bir çıkış yapmaktan çekinmesi gerekir.
Bunu Türkiye iyi duyurursa ve hele ABD’deki Ermeni diyasporasının diyaloğa taraftar kesimi ile de temas kurarsa, her ilkbaharda yaşanan olumsuzlukların tekrarı önlenebilir...

Esas meseleler
Aslında bu meseleyi Türk-Amerikan ilişkilerinde bir odak noktası olmaktan çıkarmak lazım. Bu konuyu gündemde tutmak ve de büyütmek, kimsenin yararına değil.
Oysa hele şimdi Obama ile, üzerinde durulması ve çalışılması gereken çok daha önemli meseleler var.
Obama’nın Irak, İran, Afganistan, Rusya ile ilişkiler gibi meselelerde, izlemesi beklenen politikalarının, Türkiye’nin görüşleri ve tavrıyla daha uyumlu olması ihtimali vardır. Diğer bir deyişle, bu konularda diyalog ve uzlaşma yanlısı bir ABD stratejisi, Türkiye’nin izlemeye çalıştığı politikalarla daha rahat örtüşebilir.
Tabii bunun için yeni dönemde Ankara ile Washington arasında daha sıkı temas ve istişarelerin yapılması gerekiyor. Hatta böyle bir “strateji ayarı” için, Türkiye’nin şimdiden Obama ekibiyle bir diyalog kurmasında yarar vardır.
Türkiye’nin stratejik çıkarlarının ve hedeflerinin Obama Amerika’sı ile ne kadar uyuşabileceğini öğrenmenin yolu da budur.