Sami Kohen

Sami Kohen

skohen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Dün Moskova'daki görkemli tören, 53 ülkenin liderlerini bir araya getirdi. Kızıl Meydan gerçekten bir beraberlik gösterisine sahne oldu. Bush, Putin, Chirac başta olmak üzere savaşı kazanan ülkelerin liderleri ile Schröder, Berlisconi, Kuizumi gibi yenik devletlerin önderleri aynı duygu ve düşünceleri paylaştılar.Savaşın sona ermesinden 60 yıl sonra, yenen ve yenilen ülkeler, eski acı günlerin bir daha yaşanmaması için, şimdi daha iyi yarınlar hazırlama çabasında aynı safta yer alıyorlar...* * *Savaşın sona erişinin yıldönümü kutlamalarının sergilediği beraberlik tablosuna karşılık, bu vesile ile yüzeye çıkan bir de sürtüşme görüntüleri var.Örneğin Rusya'nın Nazi işgalinden kurtardığı bazı ülkeler, kurtuluşun hemen ardından işgalin ve Stalinci despotizmin geldiğini anımsatıyorlar. Baltık ve Doğu Avrupa ülkelerinin gerçek özgürlüğe ve egemenliğe kavuşmaları, ancak Sovyetler Birliği'nin dağılması ve Soğuk Savaş'ın sona ermesi ile mümkün oldu.60. yıl kutlamalarının gündeme getirdiği "tarihle yüzleşme" tartışması, Rusya ile Avrupa (ve ABD) arasında karşılıklı suçlamalara ve dolayısıyla gerginliklere yol açıyor. Rusya, Stalin döneminin Sovyetler Birliği'nin politikalarının - yani "tarihi miras"ın - sorumluluğunu yüklenmek istemiyor. Putin, "bir kez özür diledik, yeter" diyor...* * *Ama son günlerde tartışılan sadece "tarih" değil; aynı zamanda "gelecek"... Ve esas sürtüşme bundan sonraki politikalarla ilgili görüş ayrılıklarından çıkıyor.Doğrusu bu tartışmayı başlatan da Başkan Bush'tur. Amerikan lideri Letonya ve Hollanda'daki konuşmalarında öteden beri kullandığı "demokrasi ve özgürlük" temasını işledi, bu konuda geliştirdiği doktrinine biraz daha açıklık getirdi.Bush, tüm ülkelerin demokrasiye kavuşması gerektiğini söylerken, kimleri kastettiğini de açıklamaktan çekinmiyor. Bush'a göre Gürcistan, Ukrayna, Kırgızistan özgür rejime geçişte başarılı oldular. Şimdi sıra Belarusya ve Moldovya'da. Rusya da daha demokratikleşmeli. Moskova, komşu ülkelerin özgür olmasından korkmamalı...Putin, oldukça samimi ilişkiler içinde olsa da, Bush'un bu "dobra" laflarından ve hele ABD'nin bu ülkeleri böyle bir yola itme çabalarından hiç hoşlanmıyor. Rus lideri, "ABD kendi işine baksın, buralara müdahale etmesin" şeklinde bir karşılık veriyor.* * *60. yıldönümü vesilesiyle alevlenen bu tartışma, dünyayı yeniden bir "bloklaşma"ya sevk etmese de, yeni sürtüşmelere ve gerginliklere itebilir.Bush'un demokrasi ve özgürlüğün Doğu Avrupa'dan Orta Asya'ya, Ortadoğu'dan Kuzey Afrika'ya kadar her tarafa yayılmasını istemesinde "misyon" inancının rolü var tabii. Ama geliştirdiği doktrini sadece "misyoner ruhu"na atfetmek yetmez. Siyasal amaç, bu yoldan ABD'nin dünyadaki etkinliğini artırmak ve kendi cephesini ulusal çıkarlarına daha iyi hizmet edecek biçimde genişletmektir.Bu politika, kendi nüfuz alanını korumak isteyen Rusya'yı rahatsız etmekte, iki ülkeyi bazen karşı karşıya getirmektedir. Putin "demokrasi ihraç edilemez, toplumun iç dinamikleriyle gerçekleşir" demek suretiyle, özgürlükler konusundaki tartışmada karşı argümanını ortaya koyuyor; ama unutmamalı ki meselenin özü "akademik" olmaktan çok "politik"tir. skohen@milliyet.com.tr İkinci Dünya Savaşı'nın bitişinin 60. yıldönümü kutlamaları, bir yandan "dünün galipleri ile mağlupları" arasındaki beraberliği, diğer yandan da "bugünün dostları" arasındaki ayrılığı gözlerin önüne serdi.