Sami Kohen

Sami Kohen

skohen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

GÖRÜNTÜ hemen hemen aynı: İster Belgrad'da, ister Sofya'da olsun, on binlerce - hatta zaman zaman yüz binlerce - insan, sokaklara dökülüp, Balkanlar'ın o dondurucu soğuğuna rağmen, gösterilerini sürdürüyor. Amaçları bugünkü yönetimi (her ikisi de sosyalist) alaşağı etmek ve en kısa zamanda seçimlere gidilmesini sağlamak. Gerçek bir halk hareketine dönüşen bu gösterilere başta öğrenciler ve işçiler olmak üzere, halkın çeşitli kesimleri katılıyor. Bir ortak özellik de meydanları dolduranların seslerini esprili yöntemlerle - örneğin düdüklerle - duyurmaya çalışması, güvenlik güçlerinin de uygar bir davranışla müdahale etmekten kaçınmasıdır.
Şimdi buna benzer gösteriler - daha ufak çapta - üçüncü bir Balkan başkentinde, Tiran'da görülüyor. Burada da insanlar, hükümeti hedef alarak, sokaklara dökülüyor.
Önceki gün Reuter ajansı, bir haber - analizde, bu benzerliklere rağmen, Belgrad ve Sofya'daki gösteriler arasında önemli bir farka parmak basıyordu: "Belgradlılar tek parti sistemine son verilmesi ve demokrasinin kurulması için sokaklara dökülüyorlar. Sofyalılar ise, çok partili demokrasiden yararlanarak, yoksulluğu ve yolsuzlukları protesto ediyorlar"...
Pazar günü görevini devreden eski Bulgar Cumhurbaşkanı - ve felsefe hocası - Jelyu Jelev, aradaki farkı kısaca şöyle belirtti: "Sırbistan'daki protestolar siyasal taleplere, Bulgaristan'dakiler ise ekonomik faktörlere dayanıyor." Veya yeni Cumhurbaşkanı Petar Stoyanov'un deyişi ile Belgrad'daki gösteriler "siyasal özgürlük", Sofya'dakiler ise "ekmek" kavgasını yansıtıyor.
* * *
KUŞKUSUZ bunlar doğru gözlemler.
Yakın tarih, dünyanın birçok bölgelerinde, "özgürlük" ya da "ekmek" için girişilen mücadelelerin örnekleri ile doludur. 1989 - 90 yıllarında, - Yugoslavya hariç - Balkanlar'da ve tüm Doğu Avrupa'da da, özgürlüğe yönelik halk hareketleri (veya ayaklanmaları) sonuçta rejim değişikliğine yol açmıştır.
Ancak Belgrad ve Sofya'daki olayları, birbirinden kopuk, iki ayrı kategoriye sokmak, bizce doğru değil. Kuşkusuz Sırplar için ilk ve esas hedef, Miloseviç yönetimini devirmektir. Çünkü bu hükümet, geçen kasımda yapılan ve büyük kısmı muhalefet tarafından kazanılan yerel seçimlerin sonuçlarını iptal etmekle, artık Avrupa'da (hatta Balkanlar'da) ortadan kalkmış diktatoryal bir zihniyeti sergilemiştir. Sabrı tükenen muhalefet ve de halk, bu duruma son vermek, yani özgürlük için, sokaklara dökülmüştür.
Fakat, özgürlüğün yalın olarak bir "amaç" değil, bir "araç" olduğu unutulmamalıdır. Sırplar neden demokrasi istiyorlar? İçinde bulundukları sıkıntılardan kurtulmak için... Civardaki eski komünist ülkelerin çoğu, giriştikleri ekonomik reformlarla, halka daha iyi yaşam koşulları sağlamıştır. Miloseviç ise hala eski sosyalist zihniyetle ülkeyi yönetmekta ısrar ediyor.
Kısacası, Sırp halkı ön planda özgürlük için sokaklara dökülüyor ama, bunun gerisinde esas itici güç ekonomik faktördür. Yani hedef demokratik yoldan bugünkü yönetime ve izlediği politikalara son vermek ve böylece, komşu ülkelerde yapıldığı gibi, ekonomik reformlarla yaşam şartlarının iyileşmesini sağlamaktır.
* * *
BULGARİSTAN, demokrasi alanında Yugoslavya'dan daha şanslı. 1989'da Todor Jivkov rejiminin yıkılmasından sonra, çok partili sisteme geçildi. Ancak 1991'de kısa bir dönem dışında, eski komünistler veya bugünkü adları ile sosyalistler, yönetimdeki yerlerini koruyabildiler. Ne var ki, bu yöneticiler, bir türlü reform politikasına yönelmek istemediler. Sonuçta, Bulgaristan yüzde 300'lük enflasyonu, yüzde 20'lik işsizliği, ve ayda kişi başına 20 - 30 dolar ortalama geliri ile, Avrupa'nın en yoksul ülkesi durumuna düşmüştür.
Muhalefet - ve halk - cumhurbaşkanlığındaki nöbet değişikliğini fırsat bilerek, sokaklara dökülmüştür. Hedef, ülkeyi 3 - 4 ay içinde seçimlere zorlamak ve böylece sosyalist iktidardan kurtulup, bir an önce ekonomik reformların gerçekleştirilmesini sağlamaktır.
Sofya'daki gösterilerde ön plandaki faktör ekonomiktir. Gerçi Bulgar örneği, siyasal çoğulculuğun da tek başına ciddi "memleket meseleleri"nin halli için yeterli olmadığını gösteriyor. Ancak ekonomik ve sosyal koşulların düzelmesi de, özgürlük yolundan geçer. Demokrasi bunun için gereklidir.
Belgrad'da, Sofya'da ve şimdi de Tiran'da, sokak gösterileriyle sergilenen "halkın gücü", bu hedefe giden en etkin yollardan biridir.