Sami Kohen

Sami Kohen

skohen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Pakistan Cumhurbaşkanı Asif Ali Zerdari, Başbakanı ve Genelkurmay Başkanı ile birlikte eğer geçen cumartesi akşamı İslamabad’daki Marriott otelinde verilen iftar yemeğine katılsaydı -ki böyle bir niyet vardı- menfur intihar saldırısının kurbanları arasında yer alabilirdi.
Nasıl oldu ise, son dakikada plan değişti ve böylece, yeni Cumhurbaşkanı bu terör faciasını yaşamaktan kurtuldu.
Ancak iktidarı devralmasının daha üçüncü haftasında, Zerdari istifaya zorlanan selefi Pervez Müşerref döneminden daha kritik ve sıkıntılı bir durumla karşı karşıya gelmiş bulunuyor.
“Th News” adlı Pakistan gazetesinin “Pakistan’ın 11 Eylül’ü” diye tanımladığı İslamabad’daki korkunç saldırı, teröristlerin bu yılın başından beri ülkenin çeşitli kentlerinde giriştiği 11’inci eylem. Bu olay, terörün artık kentlere yayıldığını ve güvenlik makamlarının bu tehlike ile pek baş edemediğini gösteriyor.
Gerçi saldırıdan hemen sonra Zerdari, yeni yönetimin Pakistan’ı “terör kanserinden kurtaracağını” söyledi, ama doğrusu bunu nasıl gerçekleştireceği belli değil; başarı şansı ise büyük bir soru işareti...

Amaçları ne?
İslamabad’ın bir simgesi olarak görülen lüks Marriott oteline 660 kilogramlık bir bomba kullanılarak yapılan bu intihar saldırısının birkaç amaç birden güttüğü açık.
Bu amaçlardan biri, yeni iktidarı köşeye sürmek, hükümetin Taliban’a karşı giriştiği operasyonların karşılıksız bırakılmayacağını göstermektir. Diğer bir amaç da, Pakistan’ı bu operasyonları yoğunlaştırması için sürekli baskı altında tutan, ayrıca son zamanlarda bizzat sınır-ötesi operasyonlar düzenleyen ABD’ye haddini bildirmektir. Taliban böylece, zaten Amerikalılara karşı derin öfke besleyen Pakistan halkının sempati ve desteğini kazanmayı amaçlıyor...
İşte böyle bir ortamda Zerdari, büyük bir açmazla karşı karşıya geliyor... Yeni Cumhurbaşkanı Pakistan’ın kuzeybatısında Taliban’ın kurduğu adeta “kurtarılmış bölgeler”i kontrol altına almak için askeri operasyonlara girişmek ve kentlere kadar yayılan terörle mücadeleye hız vermek zorunda. “Yerli” Taliban -yani Pakistan kökenli “Tahriki Taliban” adlı hareket- özellikle kuzeybatı bölgesinde kendi başına hareket ediyor, burada şeriat düzenini kuruyor, sınırın ötesindeki Afgan Taliban’ına da destek oluyor.
Zerdari şimdi ülkeyi bu “kanser”den kurtaracağını söylüyor ama bunu tek başına yapması çok zor. ABD desteği ise ayrı bir sorun oluşturuyor. Son zamanlarda Afganistan’daki Taliban’a Pakistan’dan gelen desteği kesmek için ABD, sınıra yakın Pakistan topraklarına karşı operasyonlara girişmeye başladı. Bu saldırılarda Pakistanlıların ölmesi, halkı galeyana getirdi. ABD kadar hükümet de reaksiyonlara hedef oldu. Bu da, Zerdari’yi ABD ile daha mesafeli davranmaya itiyor.

“Afganlaşma” mı?
ABD -ve NATO- Afganistan’da çaresiz durumda. Taliban bu ülkede giderek hakimiyetini genişletiyor. ABD, Taliban’a Pakistan’dan gelen desteğin kesilmesi için, Pakistan hükümetinin ve ordusunun mutlaka aktif olarak devreye girmesini istiyor. Oysa Pakistan’ın kendi Taliban’ı ve radikal güçleriyle baş edecek hali yok.
Ancak sorun artık sadece Afganistan’daki tehlikeli durum değil. Sorun şimdi Pakistan’da da, militanların “11 Eylül-vari” eylemleri başkente taşıyabilecek duruma gelmesidir.
Başka bir deyişle mesele, Pakistan’ın “Afganlaşması” tehlikesinin ortaya çıkması ve de bu meselenin nasıl çözümleneceğinin bilinmemesidir...