Sami Kohen

Sami Kohen

skohen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Sami Kohen

AZERBAYCAN Cumhurbaşkanı Haydar Aliyev'in ABD ziyareti, Clinton Yönetimi'nin Bakü'ye ve genel olarak Kafkasya'ya karşı artan ilgisini ve değişen politikasını gözlerin önüne seriyor.
Gürcistan Cumhurbaşkanı Edvard Şevardnadze'nin Washington ziyaretinin hemen ardından gerçekleşen Aliyev'in gezisi, ABD'ye, Kafkasya'yı stratejik ve ekonomik çıkarları açısından, giderek kendi etkinlik alanlarından biri saydığı mesajını vermek fırsatını sağlamış bulunuyor. Diğer bir ifade ile, Washington artık Kafkasya'ya sadece Rusya'ya terkedilmeyecek kadar hayati bir bölge gözü ile bakıyor. Moskova istediği kadar eski Sovyet Cumhuriyetlerini "yakın çevre" doktrinine dahil etsin, ABD'nin bu bölgeleri, "Rus tekeli"ne bırakmamaya kararlı olduğu bir gerçek...
Kuşkusuz Washington'un bu artan ilgisinin temelinde, ekonomik çıkarlar veya olayı basite indirgersek "petrol kokusu" yatıyor.
Hazar havzasının petrol zenginliği, 2000'li yıllarda, Ortadoğu ve Körfez bölgesinin fazlası ile kullanılan potansiyelinin önüne geçecek. Clinton Yönetimi ve ABD'nin dev petrol şirketleri şimdiden bunun hesabını yapıyor. ABD'nin Kafkasya - Orta Asya stratejisi işte bu hesaplara göre belirleniyor.
* * *
AMERİKALILARIN son 5 yıl Azerileri üzen politikalarını şimdi değiştirmelerinin ve Aliyev'i başlarının tacı yapmalarının nedeni de, bu hesaplardır.
1992'de ABD Kongresi - ve Yönetimi - Ermeni lobisinin de etkisi ile, Azerbaycan'ı kıskaca almış, "insani yardım" programını dahi askıya almıştı. Aynı Kongre - ve aynı Yönetim - Ermenilerin Azeri topraklarının yüzde 20'sini işgal etmelerine de göz yummuştu.
Şimdi Clinton ve Kongre'deki etkin güçler, bu yaptırımlara son verilmesi için harekete geçiyor. Washington, Dünya Bankası ve benzeri kuruluşlara Bakü'ye destek işaretini veriyor. ABD, Ermeni işgalinin son bulmasını, Dağlık Karabağ'a sadece özerklik (yani Ermenilere bağımsızlık değil) verilmesini ve bu bölgenin de Azerbaycan'ın toprak bütünlüğü içinde sayılmasını istiyor.
Ne değişiklik değil mi? Evet, "petrol kokusu" havayı öylesine değiştirebiliyor. ABD petrol devlerinin lobi faaliyeti, Ermeni lobisini gölgede bırakıyor. Yönetimde ve Kongre'de eskiden "Kafkasya'ya pek bulaşmayalım, Rusları kızdırırız" diyenler şimdi susuyor. Halen daha çok "bu bölgede ABD'nin hayati çıkarları var" sözü duyuluyor.
Nedenleri ne olursa olsun, sonuçta Azerbaycan bundan kazançlı çıkıyor. ABD'nin stratejik rotası Bakü'ye doğru dönüyor. ABD, birdenbire Azerbaycan'ın bir iş ve hatta stratejik partneri oluveriyor.
Daha uzun vadede bu, sadece Azerbaycan'ın büyük ekonomik atılımlar gerçekleştirmesine değil, siyasal sorunlarını halletmesine ve hatta Ermenistan'la barışmasına da yol açabilir...
* * *
TÜRKİYE açısından, kardeş ülke Azerbaycan'ın bu şekilde güçlenmesi ve rahat etmesi, sevindiricidir.
Ayrıca ABD'nin eski Ermeni yanlısı tavrını bırakıp daha dengeli bir politika izlemesi, Azerbaycan ile sıkı ekonomik ve hatta stratejik bağlar kurması, Türkiye'nin de çıkarlarına uygundur.
Aliyev'in ABD gezisinde ele aldığı en önemli konulardan biri kuşkusuz, Hazar petrolünün Bakü'den itibaren Batı pazarlarına nasıl ulaştırılacağıdır. "Erken üretim" (ki bu, sonbaharda başlıyor) için güzergah belli: "Bakü - Çeçenistan yolu ile - Novorossisk... Bu daha önceden kararlaştırılan bir yoldur. Ancak, petrol devlerinin şimdi önemle üzerinde durduğu ikinci bir güzergah var. O da Bakü - Ceyhan.
Aliyev, New York'taki basın toplantısında "şimdi sıra bu ikinci hattadır" diye konuştu. Daha da önemlisi, "asıl büyük boru hattının (Bakü - Ceyhan) Türk topraklarından geçmesi için bütün gayretimle çalışacağım. Buna bir kez daha söz veriyorum" dedi.
Bu ifadeler, Azerbaycan'ın, ABD'nin de tam olarak desteklediği Bakü - Ceyhan projesi konusundaki kararlılığını ortaya koyan açık bir güvence sayılabilir.
* * *
BÜTÜN mesele, Türkiye'nin bu projeyi hayata geçirmeye ne kadar hazır olduğudur.
Son dönemde iç siyasi kavgalar ve dış politikadaki belirsizlik, ne yazık ki bu önemli konuyu adeta unutturdu. Aliyev'in sözleri ve ABD politikasındaki gelişme, Bakü - Ceyhan tasarısının mutlaka, öncelikle gündeme getirilmesi gerektiğini hatırlatıyor.
Deneyimli petrol otoritelerinden Necdet Pamir petrol boru hattı alanında şimdi "kritik bir döneme" girildiğini belirtiyor ve Türkiye'nin tekrar inisyatifi ele alarak, bir dizi önlem üzerinde acele harekete geçmesinin zorunluğuna işaret ediyor. Örneğin Bakü - Ceyhan hattının fizibilite çalışmaları hızla yürütülmeli, projenin mali ve teknik unsurları, parametreleri ortaya çıkarılmalıdır. Azerbaycan, Kazakistan ve Gürcüstan ile de bu alanda daha sıkı koordinasyon kurulmalıdır...
Kısacası, petrol politikasını belirlemek ve bu yöndeki hazırlıklara ivedilikle başlamak, hükümetin gündeminde yer almalıdır. Halen, uluslararası ortam da müsaittir. Aman bu fırsatı kaçırmayalım...

Yazara Email S.Kohen@milliyet.com.tr