Sami Kohen

Sami Kohen

skohen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı



'UMARIM bu son olay olur...' Bu sözleri önceki gece, İngiltere Başkonsolosu Roger Short, Yunan Başkonsolosu'nun verdiği bir resepsiyondaki sohbetimiz sırasında söylüyordu.
Cumartesi günkü olayı konuşuyorduk. Roger çok üzgündü. Bu kadar masum insanın hayatına kıymanın bir çılgınlık olduğunu, bu yoldan kimsenin bir yere varamayacağını söylüyordu.
Kendisi ile Türkiye'yi hedef alan terörizmi konuşurken, tabii onun 15 saat sonra, şiddetin kurbanı olacağı aklımızın köşesinden bile geçmiyordu.
İngiltere Başkonsolosluğu çok iyi korunuyordu. Nitekim orada verilen resepsiyonlara katılmak son zamanlarda külfet oluyordu. Güvenlik o kadar sıkı idi...
Evet, Başkonsolosluğun kapısından içeri girmek, ana binaya geçmek çok zorlaşmıştı. Kuş uçurtmayan güvenlik sistemini kim yarabilirdi ki?
Terör, kapıdan girmeden yapacağını yaptı. Sokakta patlatılan bomba, duvarı yıktı, binayı hasara uğrattı, arabaları yaktı ve - en önemlisi - Roger Short başta olmak üzere, birçok konsolosluk görevlisinin de hayatını yok etti...
***
BAŞKONSOLOS Short çevresinde ve onu tanıyanlar arasında sayılan, sevilen bir diplomattı. Sakin hali, konuları analiz şekli, Türkiye'ye ve Türk insanına sempatisi, herkesçe takdir edilen nitelikleri arasındaydı.
Kendisi 3 yıl önce İstanbul'daki görevine atanmadan önce, uzun yıllar Kıbrıs konusunda çalışmıştı. Lefkoşa'daki İngiltere Büyükelçiliği'nde bulunmuş, Londra'da Dışişleri Bakanlığı'nda Kıbrıs bölümünün başında görev yapmıştı. Meseleyi iyi biliyordu. Nitekim önceki akşam sohbetimiz Kıbrıs sorununa kayınca, yanımıza başka diplomatlar da gelip onun görüşünü almak istedi. "Kıbrıs'ta önümüzdeki haftalarda bazı hareketler bekliyoruz" diye konuştu Roger. Ve bildiği Türkçe kelimelerinden birini, "inşallah"ı ekleyerek, "bu kez bakarsınız çözüm gerçekleşir" diye sözünü bitirdi.
Ona takıldım, "O zaman senin Kıbrıs uzmanlığın fazla işe yaramayacak" dedim. Gülümseyerek ve sakin edası ile şöyle karşılık verdi: "Olsun... Yeter ki mesele kapansın... Ben de zaten emeklilik yaşına yaklaşıyorum..."
Bu konuşmanın ertesi sabahı, Roger Short'un hayatının bombalı saldırı ile söneceğine inanmak zor. Ama ne yazık ki, acı gerçek bu...
***
DÜNKÜ yazımızda "kanlı cumartesi"nin bir değerlendirmesini yapmıştık. Bugün de bu tür terör eylemlerinin nedenleri üzerinde duracağımızı belirtmiştik. Bunu gene önümüzdeki günlerde daha geniş şekilde yapacağız.
İstanbul'da dün gerçekleştirilen, pek çok vatandaşımızın ve yabancının hayatına mal olan veya yaralanmasına yol açan saldırı, Türkiye'nin gerçekten farklı ve çok daha geniş - uluslararası boyutları da çok daha fazla - bir terör kampanyası ile karşı karşıya bulunduğunu ortaya koydu.
Bu vahim durum, Türkiye'nin bundan sonra iki kulvar üzerinde süratle harekete geçmesini zorunlu kılıyor: Birincisi, etkin güvenlik önlemleri, istihbarat, koordinasyon vesaire ile teröre karşı mücadele etmek... İkincisi de, bu olayların arkasındaki nedenleri objektif biçimde incelemek ve ona göre iç ve dış politikalarda gerekli ayarlamaları yapmak...
Sonuç ancak iki yolda da aynı zamanda yüründüğü takdirde alınabilecektir...