Sami Kohen

Sami Kohen

skohen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Yorum Ama sonuçta bu büyük bir sürpriz sayılmaz; çünkü UMP gene de 577 sandalyeli mecliste rahat bir çoğunluğa sahip. Bu bakımdan ikinci turun sonucu bu partinin birinci turdaki kazanımlarını pekiştirmiş bulunuyor.Buna karşılık, ikinci turun önemli sonucu -ve belki de esas sürprizi- Sosyalist Parti'nin beklenenin çok üstünde sandalye elde etmiş olmasıdır. Cumhurbaşkanlığı seçimlerindeki ve parlamento seçimlerinin ilk turundaki zayıf performansından sonra, birçok gözlemci "Fransa'da Sosyalist Parti çöktü" şeklinde değerlendirmeler yapmışlardı. İkinci tur sonuçları, Sosyalistlerin toparlandığını ve hâlâ toplumun önemli bir kesiminin desteğine sahip olduklarını gösteriyor.Esas çöken veya zayıflayan partiler, merkezdeki Demokratlar (Bayrou'nun partisi) ile, "uçtaki"ler, yani aşırı sağ ve sol gruplardır.Böylece Fransız meclisinde, iki siyasal güç temsil ediliyor. Bu tablo Fransız toplumundaki geleneksel cepheleşmenin de bir göstergesi... Fransa'da parlamento seçimlerinin ikinci turunun sürprizi, Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy'nin Halk Hareketi Birliği (UMP) partisinin daha önce tahmin edildiğinin aksine, "ezici bir çoğunluk" sağlayamamış olmasıdır. Birçok Fransız analisti, Sosyalistlerin meclise daha güçlü olarak girmesini, Fransız demokrasisi için hayırlı bir gelişme sayıyor.Böylece ana muhalefet partisi varlığını hissettirebilecek ve belki de yeni Sarkozy yönetimi her şeyi kendi bildiği gibi yapmak yerine, halkın diğer kesimlerinin eğilimlerini de dikkate almak zorunda kalacak...Bu tabii muhaliflerin görüşü ve umudu...Nicolas Sarkozy gerçekten böyle düşünüyor mu? Şüpheli. 52 yaşındaki yeni başkan, yolunu çoktan çizdi. Hırslı ve inatçı mizacıyla, aklına koyduğu işleri - bu arada çeşitli ekonomik ve sosyal değişiklikleri - hayata geçirmeye kararlı. Hem de vakit kaybetmeden ve yeni meclise "yaz mesaisi" yaptırarak...Öyle anlaşılıyor ki Fransa giderek daha etkin bir başkanlık sistemine doğru gidiyor. Nicolas Sarkozy, önümüzdeki dönemde, herhalde ülkenin temel politikalarına damgasını vuracak, hükümeti ve meclisi peşinden götürmeye çalışacak... Güçlü başkan Sarkozy, Fransa'sının Türkiye ile ilgili tavrını da bu çerçevede değerlendirirsek, doğrusu pek iyi şeyler beklemememiz lazım. Özellikle AB konusunda...Sarko'nun kendine göre geliştirdiği argümanlarla, Türkiye'nin AB üyeliğine karşıtlığını -fırsat buldukça- sürdüreceğini düşünmek için çok sebep var. Bazı hallerde taktik ufak geri adımlar görebiliriz, ama esas hedefi ve stratejisi herhalde değişmeyecektir.Tabii ki Sarkozy ilk etapta Türkiye ile müzakerelerin topyekûn kesilmesini isteyecek değil. Böyle bir "blokaj"ın AB Komisyonu'nun ve bazı üye ülkelerin tepkisi ve itirazlarıyla karşılaşacağını kendi de biliyordur.Ama bazı engellemelere başvurması muhtemeldir. Örneğin, önümüzdeki günlerde Türkiye ile 3 yeni faslın açılması konusu AB toplantılarında görüşülecek. Paris'ten gelen işaretler, Fransa'nın bunlardan en az birine (ekonomi ve parasal birlik) dosyasına şiddetle itiraz edeceği yönünde. Çünkü Fransızlar bunu üyelikle direkt ilgili görüyorlar. Oysa Sarkozy, bu üyeliğe karşı.Bu itibarla, Fransa'nın bu toplantılarda alacağı tavır, Sarkozy'nin niyetlerini anlamamız için ilk test olacaktır. skohen@milliyet.com.tr Niyeti belli