Sami Kohen

Sami Kohen

skohen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Genelde Türkiye’deki seçimlerde dış politika konuları pek tartışılmaz ve sonuç üzerinde belirleyici bir rol oynamaz.
Seçim kampanyasının başında partiler yayımladıkları bildirgelerinde dış politikaya kısa bir yer ayırırlar. Parti liderleri de düzenledikleri mitinglerde daha çok iç meseleler üzerinde odaklanırlar ve ancak çok sıcak dış olaylar varsa, onlara kısaca değinirler...
Bundan öncekiler gibi, bu seçim kampanyasında da aynı durum görüldü. Bu kez, başkanlık sisteminden ekonomiye, icraattan yolsuzluğa, paralel’den demokrasiye kadar birçok sorunun, oldukça öfkeli ve gergin bir havanın hâkim olduğu bir seçim kampanyası yaşandı.
Bu arada tek tük değinilen dış politika meseleleri ise, Suriye’ye yönelik silah sevkiyatı veya Mısır’da devrik devlet başkanı Mursi’nin idama mahkum olması gibi konulardı. Bu dış sorunlar da aynı sert üslupla yapıldı. Daha serinkanlılıkla kaleme alınan seçim bildirgelerindeki dış politika bölümleri, partilerin bu alandaki vizyonlarını ve hedeflerini daha açık şekilde ortaya koyuyor. Bunda da bir genelleme, dolayısıyla, önemli eksikler var.
Hassas sorunlar
Batı demokrasilerinde seçim kampanyasında bizde olduğu gibi parti liderlerinin her gün yer yer dolaşıp meydan mitinglerinde ateşli konuşmalar yapmaları yerine, adaylar görüşlerini ve programlarını daha çok medya yoluyla anlatırlar ve TV’de yüz yüze tartışırlar.
Umarız Türkiye’de de seçim kampanyaları zamanla böyle bir düzeye erişir...
Meydanlarda kalabalığın önünde yapılan konuşmalar duygusal ve popülist olma eğilimini taşır. Bu da dış ilişkilerde yeni sıkıntılara yol açabilir.
Türkiye’nin halen karşılaştığı hassas bölgesel sorunlar (Suriye, Irak ve Mısır gibi), hararetli retorikten çok, sakin ve temkinli bir tutum gerektiren konulardır...
Kamuoyunun -ve analistlerin- sadece meydan nutuklarında söylenenlere bakıp iktidar ve muhalefetin dış politika alanındaki tutumu hakkında bir fikir edinmesi mümkün değil. Partilerin seçim bildirgeleri bu konuda -yetersizliklerine rağmen- daha iyi bir ipucu veriyor.
Önemli farklar
Kısaca özetlersek, iktidar (Ak Parti) ile muhalefet partileri (CHP, MHP ve HDP) arasında dış politika yaklaşımında bazı temel farklılıklar kendilerini belli ediyor. Ortadoğu sorunları bunların başında geliyor. Ak Parti Suriye, Irak ve Mısır krizlerinde aldığı “ilkesel” tavrında ısrarlı. Yani iktidar bölgedeki gelişmeleri yönlendirmeyi hedefleyen aktif (bazen müdahaleci) bir politika sürdürmeye kararlıdır. Muhalefet ise Türkiye’nin bu meselelere bulaşmaması, bölgedeki anlaşmazlıklara taraf olmaması gerektiği kanısındadır. Bu partiler geniş bölgede ilişkileri kesik olan ülkelerle yeniden normalleşme sürecine girilmesinden yanadır.
AB konusunda da muhalif partilerin Avrupa vizyonuna daha çok önem -ve öncelik- verdikleri görülüyor. Ak Parti’nin programında İslam odaklı bir anlayış çerçevesinde Batı ile ilişkilere de önem verilmekle beraber, meydan mitinglerindeki konuşmalarda Batı’ya karşı (kurumlarından medyasına kadar) kullanılan sert üslup da dikkati çekiyor...
Yukarıda belirttiğimiz gibi, dış politikanın seçimlerin sonucunu etkileyecek bir özelliği yok; ama seçim sonucunun dış politikayı etkileyebilecek bir yanı var.