Sami Kohen

Sami Kohen

skohen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

ÖNCE adını doğru koyalım: Çin'in kuzeybatısındaki Uygur Özerk Bölgesi'nin ismi, Şincan'dır. Yoksa gazetelerimizde yer alan - ve de son günlerde güncelleşen - bizdeki Sincan değil!
Şincan, Çin yönetimi altında, Uygurların topluca yaşadığı bir bölgedir. Türk kökenli Uygurlar buralarda 2000 yıldan beri hayatlarını sürdürüyorlar. Çoğu zaman bu insanlar, Çinlilerin hakimiyeti altında kaldılar. Arada bağımsızlığı tattıkları da oldu. Çin'de iç savaş sürerken, 1944'te Uygurlar bu topraklarda Doğu Türkistan Cumhuriyeti'ni kurdular. Ancak 1949'da Çin burayı tekrar egemenliği altına aldı. Pekin, ülkenin diğer bölgelerinde olduğu gibi, Şincan'da da katı komünist rejiminini - ve Çinlileştirme politikasını - uyguladı.
Şincan Pekin'in yönetimi altına girdiği zaman, nüfusun ancak yüzde 4'ü Çinli idi. Bugün bu oran yüzde 40'ı buluyor. Merkezi hükümet, Uygurları asimile etmek için ne gerekiyorsa yaptı: Uygurları kısırlaştırmaktan dini özgürlüklerini kısmaya varıncaya kadar...
Bu politika Kültür Devrimi döneminde amansızca uygulandı. Daha sonra, Çin'in "liberalleşme"ye yönelmesi ile dizginler biraz koyverildi, ama gene de Şincan, (Tibet gibi) Pekin'in kuş uçurtmadığı - ve bu arada yabancı gazetecilere de kapalı tuttuğu - bir bölge olarak kaldı.
Ne var ki, arada dünya değişti. Sovyetler Birliği dağıldı, yeni Türki Cumhuriyetler Çin'e komşu oldu. Her tarafta milliyetçi ve dini akımlar güç kazanmaya başladı. Ve bütün bunlar, - ne kadar kapalı tutulmak istenirse istensin - Şincan'a sirayet etmekten geri kalmadı.
Nitekim yıllardır, başkent Urumçi ve bölgenin diğer kentlerinde zaman zaman ayaklanmaya benzer olayların cereyan ettiğini duyarız. Uygur milliyetçiliğinin giderek canlandığına ilişkin belirtilerdir bunlar.
Ve nihayet Şincan'ı gündeme getiren son olay: Ülkenin kuzeyindeki Yining'de, binlerce kişinin sokaklara dökülmesi, polisle çatışması, en az 10 sivilin ölmesi, yüzlerce kişinin tutuklanması, sokağa çıkma yasağının konması ve "toplu idamlar"ın başlaması...
* * *
UYGURLARIN ne istediği ortada: Bağımsızlık. Onlar da, komşu Türki cumhuriyetler gibi egemen olmayı arzuluyorlar.
Pekin'e göre, bunu isteyen bir avuç ayrılıkçı militan. Yoksa Şincan halkının çoğunluğu, halinden memnun. Çin yöneticileri olay çıkartan Uygurlara bölücü ve terörist gözü ile bakıyor. Ve "dış çevreler"in bu eylemleri körüklediklerini öne sürüyor.
Pekin'in en büyük korkusu, Sovyetler Birliği veya Yugoslavya gibi ülkenin parçalanmasıdır. Çin'in 1.1 milyar nüfusu, bir mozaik oluşturuyor. Geniş Çin topraklarında etnik kökenleri, dilleri, dinleri ve kültürleri farklı 54 "milliyet"e mensup insan yaşıyor.
Çin yöneticileri, Uygurların bağımsızlık emelleri ve bu yöndeki eylemleri karşısında "zayıf" davranılması halinde, ülkenin toprak bütünlüğünün tehlikeye düşeceği kaygısını taşıyorlar. Ve bu nedenle, en ufak bir ayaklanmayı, en kaba şekilde bastırmaktan çekinmiyorlar.
Ama öte yandan Şincan'da giderek yaygınlaşan Uygur milliyetçiliği de, fırsat buldukça eylemlerini sürdürmek eğiliminde görünüyor.
Dolayısı ile, Şincan'da bu tür eylemler ve kanlı olaylar daha çok devam edeceğe benzer...
* * *
ŞİNCAN'daki son olaylar, İstanbul'da Çin aleyhtarı gösterilere yol açtı. Türkiye'de, vaktiyle Doğu Türkistan'dan kaçan Uygur kökenli vatandaşların yanı sıra, Şincan halkı ile etnik ve kültürel bağları gözönünde bulundurup onların davasını destekleyen çevreler de var.
* * *
ÇİN hükümeti, İstanbul'daki gösteriyi diplomatik kanaldan protesto etti. Ankara da, Çin bayrağının yakılması olayı nedeni ile özür diledi.
Aslında, bu tür gösterilerde bayrakların yakılması ve nahoş zorlamalara gidilmesi, verilmek istenen mesajı gölgeliyor.
Daha önce de yazdığımız gibi, şu yabancı ülkelerin bayraklarını rahat bırakalım. Kendi bayrağımıza nasıl saygı gösterilmesini istiyorsak, biz de onların bayrağına aynı saygıyı gösterelim...
Şincan konusunda - Çeçenistan konusunda olduğu gibi - Ankara'nın resmi görüşü, toprak bütünlüğüne saygı ilkesine dayanıyor. Bu, Türkiye'nin kendi sorunları açısından da savunmak durumunda olduğu bir prensiptir...
Diğer bir nokta da, Şincan gibi olayların, Çinle ilişkilere gölge düşürmemesine özen göstermektir. (Bu faktörler Çeçenistan için de geçerlidir).
Ne var ki, bayrak yakma gibi olayların yer aldığı gösteriler, Türkiye'yi sıkıntıya sokuyor...