Sami Kohen

Sami Kohen

skohen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Mısır’da darbe rejiminin protestoculara karşı giriştiği kanlı müdahaleden sonra ne olacak? General Sisi kaba kuvvetle halkı sindirme politikasını daha ne kadar sürdürecek?
Ona kim “dur” diyecek?
Yüzlerce kişinin hayatına mal olan “Kara Çarşamba”nın ardından ortaya çıkan tablo, hiç de umut verici değil. Mısır bu olaylarla gerçekten yakın tarihinin en dramatik ve karanlık dönemini yaşıyor.
Bu durumu ne değiştirebilir? Ülkenin kaostan kurtulması ve siyasi normalleşme sürecine girmesi için hangi dış ve iç faktörler etkili olabilir?
Dışta akla ilk gelen, “uluslararası topluluk”tur. Son günlerde Türkiye’de bundan çok söz edildi. Türk yetkililer uluslararası topluluğu Mısır’da olup bitenler karşısında suskun ve hareketsiz kalmakla suçladı. Doğrudur, darbeden sonra çoğu dış ülkelerin takındığı ilgisiz veya mesafeli tavır, Sisi yönetimine, Mursi yanlılarına karşı hunharca davranma cesaretini verdi.

Dış etkenler
“Uluslararası topluluk” derken, bunun içinde Batı da var, Rusya da, Çin de, Arap ülkeleri de, Birleşmiş Milletler de, İslam Konferansı Örgütü de...
Uluslararası topluluk, homojen, birleşik bir blok değil. Ama Mısır olayında gerçekten çoğu ülkeler ve örgütler, sessiz ve hareketsiz kaldılar. Her birinin farklı çıkarları olsa da, bu meselede “mesafeli davranmak”ta adeta birleştiler.
“Kara Çarşamba” temelde bu tutumu pek değiştirmişe benzemiyor. Gerçi ABD, AB, BM ve bazı ülkeler olayı kınadı, şiddetin son bulması çağrısında bulundu, ama o kadar... BM Güvenlik Konseyi’nin bu krizi ele alıp Sisi yönetimine karşı bir karar alması olasılığı yok gibi.
Belki Obama yönetimi, örneğin Mısır’a 1.3 milyar dolarlık askeri yardımın kesilmesi gibi zecri tedbirler almayı göze alırsa, bunun bir etkisi olabilir. Ama şimdilik bu yönde bir işaret de yok. Kaldı ki, General Sisi’nin dışarıdan gelecek baskılara karşı nasıl bir tepki göstereceği de belli değil...
Dolayısıyla darbe rejimini “yola getirmek” konusunda “uluslararası camia”ya fazla umut bağlamamak gerek...

İç faktörler
İç dinamiklere gelince: Askeri rejimin sert tutumuna rağmen, Müslüman Kardeşler (İhvan) “pasif direniş” hareketini sürdürmeye kararlı.
Bu durum General Sisi’yi göstericilere karşı gene hunharca davranmaya iter mi, yoksa onun tavrını değiştirmeye mi sevk eder? Birinci şık, Mısır’ı bir iç savaşa kadar götürebilir.
İhvan şimdiye kadar barışçı bir tavır sergilemiştir. Ancak Sisi’ye bağlı kuvvetlerin müdahaleleri bir kısım protestocuları “güce güç kullanmaya” itebilir. Halkın bir kesimini radikalize edebilir... Ve en tehlikelisi, El Kaide gibi terör örgütlerinin bu ortamdan yararlanıp devreye girmesine yol açabilir...
Nihayet, iç dinamikler bağlamında belki şimdiki yönetim veya güvenlik güçleri içinde bir çatlak olabilir, bazı unsurlar bu krizin silah zoru ile değil, diyalog ile halledilmesinden yana bir tavır alabilir. Nobel ödülü sahibi Baradey’in Cumhurbaşkanı yardımcılığından istifa etmesi belki başkalarına örnek olabilir... Ve belki de son trajik olaylardan sonra ilgili taraflar sağduyu gösterip bir araya gelir ve uzlaşmaya çalışır...
Böyle bir senaryo için hep “belki” diyoruz. Sadece bir umut...