Sami Kohen

Sami Kohen

skohen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


       Avrupa'da, AB ile ilişkiler konusunda tereddütleri olanlara "Euro - sceptic" - yani "şüpheciler" deniyor. Son Helsinki zirvesinde AB'nin Türkiye'yi aday ilan etmesinden sonra, bizde de böyle bir zümre ortaya çıktı.
       Aynı şekilde AB ülkelerinde Türkiye'nin müstakbel üyeliği konusunda şüphe, hatta kaygı duyanlar var. Onları da herhalde "Turco - sceptic" olarak niteleyeceğiz...
       Her iki halde de ilginç olan husus, Helsinki zirvesinden sonra gerek Türkiye'de, gerekse Avrupa'da cephelerin değişmiş olmasıdır. Bizde dünkü "Euro - sceptic"ler bugün eskisi gibi şüpheci veya "retçi" değiller. Onların yerini şimdi başkaları alıyor... AB'de de, eski "Turco - sceptic"ler, artık "Ret Cephesi"nde yer almıyorlar. Orada da halen bu rolü başkaları oynuyor!..
       * * *
       BU ilginç çelişkinin sergilediği tabloya göre, geçmişte Avrupa topluluğuna "onlar ortak, biz pazar" diyen ve AB'nin Türkiye'yi sömüreceğini iddia eden solcular ile Birliği bir "Hıristiyan kulübü" olarak gören ve onu "batıl" sayan muhafazakarlar, şimdi bir "U - dönüşü" yapmış bulunuyorlar. Eskiden ideolojik nedenlerle AB'ye karşı çıkan bu çevreler Türkiye'nin AB ile bütünleşmesine - bu kez pragmatik düşüncelerle - sıcak bakıyorlar.
       Aşırı uçlar bir yana bırakılırsa, her iki kanat da, AB adaylığının ve ilerde üyeliğin sağlayacağı demokratik ve özgürlükçü düzenin kendi görüşlerini ve ideolojilerini serbestçe yaymasına olanak sağlayacağını düşünüyor.
       Bu yeni durum bugün Türkiye'de sadece Marksist, köktendinci ve bazı milliyetçi çevreleri AB karşıtı çephede bırakıyor...
       * * *
       AYNI durum, AB ülkelerinde de görülüyor.
       Yıllar boyunca Türkiye'nin AB adaylığına karşı çıkanlar, Sosyalistler, Sosyal Demokratlar ve Yeşillerdi. Bu partilerin ileri gelenlerinin, Avrupa Parlamentosu ve benzeri forumlarda Türkiye aleyhindeki konuşmaları unutulmadı.
       Helsinki'de Türkiye'nin adaylığı kararını veren hükümetlerin birçoğu bugün bu partilerin denetiminde! Gerçi İsveç gibi bazı ülkelerin başındaki sol partiler, başta bazı tereddütler ifade ettiler; ancak sonradan fikir değiştirip Türkiye'yi desteklediler.
       Ama ne gariptir ki, şimdi Türkiye'nin AB ile bütünleşmesine karşı çıkanlar, sağcılardır. Helsinki kararını eleştirenler, "Türkiye AB üyesi olamaz" diye tutturanlar, Hıristiyan Demokratlar ve diğer muhafazakar partilerdir. Avrupa Parlamentosu'ndaki son görüşmelerde açıkça sezildi ki, bu çevreler hala Türkiye'yi - tarihi, dini, kültürü nedeni ile - "kendinden" saymıyor.
       Tabii Türkiye'deki "Euro - sceptic"ler için olduğu gibi, AB'deki "Turco - Sceptic"ler için de kesin sınırlar çizmek olanaksız. Çeşitli nedenlerle Türkiye'de AB adaylığına soğuk bakanlar, AB'de de Türkiye'yi üye olarak görmek istemeyenler var.
       * * *
       BUGÜN gelinen noktada Türkiye'deki "Euro - sceptic"lerin, veya Avrupa'daki "Turco - sceptic"lerin Helsinki zirvesinin tarihi kararı ile başlayan sürecin seyrini değiştirebileceği şüpheli. Unutmamalı ki, bunun gerçekleşmesi karşılıklı çıkar hesaplarına dayanan güçlü bir iradenin sonucudur.
       Tabii bu iradeyi ve ivmeyi canlı tutmak ve "sceptic"leri marjinal hale getirmek gerek.
       Son günlerde Cumhurbaşkanı Demirel'den Başbakan Ecevit'e ve ilgili bakanlara kadar, yetkililerin verdiği demeçler, derhal almaya başladığı önlemler ve yaptıkları jestler, Türkiye'nin bu yöndeki kararlılığını ortaya koyuyor.


Yazara E-Posta: skohen@milliyet.com.tr