Sami Kohen

Sami Kohen

skohen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Suriye bir askeri uçağının Türkiye tarafından düşürülmesine karşı bir misillemede bulunabilir mi? Bu kriz kontrolden çıkıp iki komşu ülkeyi ciddi bir çatışma noktasına getirebilir mi?
Olayın yarattığı heyecan ve kaygıya rağmen, böyle bir ihtimal zayıf görünüyor. Mantıken Esad rejiminin şu anda duyduğu infialin etkisiyle, askeri alanda Türkiye ile boy ölçüşmeye kalkışması düşünülemez.
Ancak Suriye, bu olaya rağmen bildiğini okumak ve başka şekillerde Türkiye’ye karşılık vermek isteyebilir. Örneğin Suriye Türkiye’nin sınır bölgesinde ilan ettiği “angajman kuralları”nı zorlamayı deneyebilir, taciz (kilitleme) operasyonlarına girişmeyi deneyebilir. Türkiye’nin iç huzurunu bozmaya yönelik eylemlere girişecek unsurları devreye sokabilir...
Kısacası bu uçak olayı iki ülke arasında bir sıcak çatışma süreci başlatmaz; ama aradaki düşmanlığı ve gerginliği tırmandırır...

Askeri seçenek
Ankara, düşürülen uçağın Türk hava sahasının bir buçuk kilometre içine girdiğini, Türk tarafınca yapılan uyarıları dinlemediğini ve dolayısıyla Türk F-16 uçağının da “angajman kuralları”nın gereğini yaptığını açıkladı.
Türkiye bu konudaki bilgileri ve belgeleri BM’ye ve NATO’ya sundu. Ancak Şam’ın versiyonu farklı. Kurtulan Suriyeli pilot uçağına füze isabet ettiğinde Suriye hava sahasının 7 km içinde olduğunu iddia etti, misyonunun da o bölgedeki isyancıları vurmak olduğunu öne sürdü.
Türkiye “angajman kuralları”nı ilk ilan ettiği tarihten itibaren (Haziran 2012), amacının Suriye uçaklarını Türk hava sahasından uzak tutmak olduğunu belirtmişti. Bunun Şam üzerinde bir “caydırıcı” etki yapacağı ümit edilmişti.
Suriye hava kuvvetleri sınıra yakın bölgede Özgür Suriye Ordusu’na (ÖSO) karşı giriştiği harekâtta, Türkiye’nin koyduğu bu limiti görmezlikten gelmiştir.
Aslında hava sahası üzerinde anlaşmazlıklar zaman zaman başka komşu ülkelerle de oluyor. Yıllar boyunca Ege’de Türk ve Yunan uçakları “it dalaşı”na girişmişlerdir. Geçenlerde Türk ve Rus jetleri de Karadeniz’de karşı karşıya gelmişlerdi. Bu olayların hiçbirinde silah kullanılmamış, hiçbir uçak düşürülmemiştir.
Suriye ile ilgili son olayın (daha önceki helikopter olayı gibi) bir çatışmaya dönüşmesi, hükümetin Suriye politikasındaki tercihinin bir sonucudur.

Sınırdaki yeni komşular
Erdoğan hükümeti Suriye krizinin başından beri, Esad rejiminin devrilmesine yönelik bir strateji izlemiş, Suriyeli muhalifleri ve silahlı direnişçileri aktif olarak desteklemiştir. Pratikte Türkiye, Beşar Esad’a karşı en açık ve sert tutumu alan ülke olmuştur.
Suriye uçağının düşürülmesi olayını Ankara’nın bu siyasi duruşu çerçevesinde değerlendirmek gerek.
Ne var ki, Suriye iç savaşın başlamasından 3 yıl sonra, farklı -ve Türkiye için yeni tehlikelerle dolu- özellikler gösteriyor.
Hepsinden önemli, artık bu komşu ülke ile sınırımız, Suriye devleti ile değil, ÖSU, PYD, El Nusra, Irak-Suriye İslam Devleti gibi güçlerle... Suriye’deki Şah Süleyman türbesini tehdit edenler ve Niğde’de Türk güvenlik güçleriyle çatışmaya girenler, bu radikal “cihatçı” grupların mensupları...
Kısacası Suriye’den tehdit artık farklı yönlerden geliyor.