Sami Kohen

Sami Kohen

skohen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı



TERÖRLE mücadelede NATO'nun rolü ne olabilir? Bir askeri - siyasal ittifak olarak NATO, bu yeni tehdit karşısında bir varlık gösterebilir mi?
Türk Atlantik Konseyi'nin Antalya'da düzenlediği "Uluslararası Güvenlik ve İşbirliği Konferansı"nda, Türk ve yabancı katılımcılar, bu güncel soruya yanıt aradılar.
Sunuşlarda ve tartışmalarda önemli tespitler yapıldı, ilginç görüşler de ortaya kondu. Ancak bütün bu konuşmalardan çıkan sonuç, NATO'nun bir blok olarak henüz terör illeti ile baş edecek durumda bulunmadığı ve böyle bir misyon ile kendisini donatması için daha çok zamana ve çabaya ihtiyaç olduğudur...
***
BU konuda tebliğ sunan emekli büyükelçilerden Taner Baytok'tan Şükrü Elekdağ'a, stratejist emekli Gen. Arman Kuloğlu'dan akademisyen Dr. Çağrı Erhan'a kadar çeşitli konuşmacılar, fikir birliği içinde hep şu nokta üzerinde durdular: NATO, soğuk savaş sonrası yeni tehditler karşısında yeni stratejiler geliştirmek ve bazı yeni güvenlik misyonları üstlenmek durumundadır. Terörizm bugün küresel boyutları ile, (halen 19 üyesi bulunan ve önümüzdeki yıl 7 ülkeyi daha kendi bünyesine alacak olan) NATO dahil bütün dünya için en büyük tehdidi oluşturmaktadır. Dolayısı ile ittifakın bu tehdide karşı ortak bir cephe oluşturması ve birlikte lüzumlu önlemleri alması gerek...
NATO'da (Antalya'daki konferansta olduğu gibi) bu genel düşünceler üzerinde herhangi bir farklılık veya itiraz yok. Herkes ağız birliği ile "NATO, vaktiyle savaş tehdidine karşı yaptığı gibi, şimdi terörün de icabına baksın" diyor...
***
BUNU demek kolay da, yapmak çok zor.
Gerçi Dr. Çağrı Erhan'ın belirttiği gibi, NATO, BM dahil, birçok uluslararası kuruluşa oranla, böyle bir tehditle mücadele için uygun bir yapıya sahiptir. BM'nin dahi bölgesel çatışmalarda başarısız kaldığı hallerde, NATO'nun daha etkin roller aldığı görülmüştür. NATO'da konsensüs sağlamak, BM'den daha kolaydır...
Ancak Dr. Erhan'ın deyişi ile terörle mücadelede (bölgesel çatışmalarda da olduğu gibi) "NATO'nun küresel bir güvenlik örgütüne dönüşmesi, ancak eşzamanlı olarak BM'nin de kendi yapısını baştan aşağı yenilemesi ile mümkün olabilir." Ne var ki, BM'nin böyle bir reform sürecine girmesi de, hemen bugünden yarına gerçekleşebilecek bir iş değildir.
***
OYSA terör, küresel boyutlarla yayılmakta, yeni yeni şiddet yöntemlerine başvurmakta ve pek çok ülkeyi de hazırlıksız yakalamaktadır.
Terör tehdidi dünyayı böyle kaplarken, "terörizm"in ve "terörist"in tanımı konusunda bile henüz uluslararası bir görüş birliği yok. Hatta NATO'da, AB'de de yok.
Antalya'daki konferansta birçok konuşmacı, Türkiye'yi tehdit eden terörizm ile ilgili olarak, bazı "müttefik" ülkelerin uyguladığı "çifte standart"tan yakındı. Yabancı katılımcılar, örnekleri ile sunulan bu eleştirileri not etmekle yetindiler...
Oysa artık zaman, gözleri dört açıp, her kapıyı her an vurabilecek terörü, önleyecek veya yok edecek ortak önlemleri almak zamanıdır.
NATO'dan beklenen de geçmişte askeri tehditler karşısında sergilediği yaratıcılığı, kararlılığı ve dayanışmayı, terör tehlikesi karşısında da aynı hızla ve güçle göstermesidir...