Sami Kohen

Sami Kohen

skohen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Başlık tam Tim Sebastian’ın çarpıcı üslubunu yansıtıyor: “Türk modeli Arap dünyası için kötüdür”...
BBC’nin ünlü sunucusunun yönettiği tartışma programı önceki akşam İstanbul’da Boğaziçi Üniversitesinin konferans salonunda böyle bir başlık altında gerçekleşti.
Panelistlerin ve katılımcıların tartıştığı konu, aslında “Türk modeli”nin Arap dünyası için iyi mi, kötü mü olduğuydu.
Genelde Tim Sebastian’ın “Doha Debates” adlı aylık programlarında tartışılan konu ile ilgili son kararı “Meclis”(House) yani salondakiler, oylarını kullanarak verirler.
Türkiye’nin “Arap dünyası için kötü bir model” olduğuna dair karar tasarısı oyların yüzde 41’ine karşı yüzde 51’i ile kabul edildi.
Programın ilk aşamasında dört panelistten ikisi tasarının lehinde, diğer ikisi de aleyhinde konuştu. Gazeteci-yazar Ece Temelkuran ve Lübnanlı akademisyen, Hassan Mneimneh “Türk modeli”nin kötü olduğu tezini savundu. Eski diplomat ve akademisyen Sinan Ülgen ile Faslı gazeteci-yazar Ebubekir Camai de “Türk modeli”nin lehindeki argümanları dile getirdiler.
Ardından salondakiler (Türk ve yabancı öğrenciler, öğretim üyeleri, emekli diplomatlar, yazarlar) panelistlere sorular sorarak ve görüşlerini ifade ederek tartışmalara katıldılar.
* * *
“Türk modeli”nin Araplar için kötü olduğunu savunanların başlıca argümanlarını şöyle özetleyebiliriz:
- “Türk modeli” diye bir şey yoktur. Model olarak sunulan Türk demokrasisi sakattır. İfade özgürlüğü kısıtlanmıştır, çok sayıda gazeteci hapistedir, terörle suçlanan pek çok zanlı uzun süre tutuklu kalmaktadır... Arapların istediği demokratik düzen bu değildir.
- Türkiye’nin Arap dünyasında popüler olmaya başlaması, örneğin TV dizilerinin büyük ilgi görmesi, “Türk modeli”nin benimsendiği anlamına gelmez.
- Arap ülkelerinde bazı kesimler (İslamcılar) kendi gizli gündemlerini örtmek için “Türk modeli” ile ilgileniyor görünüyorlar.
- “Türk modeli”nin bir parçası sayılan ekonomik kalkınma alanına da model olarak gösterilebilecek başka birçok ülke (Brezilya, Hindistan, vs) var...
- Arap ülkeleri dışardan başka modeller ithal etmektense kendi ulusal modellerini geliştirmeyi tercih ediyorlar...
* * *
“Türk modeli”nin lehinde öne sürülen belli başlı argümanlar da şöyle:
- Arap dünyası Türkiye’nin deneyimlerini ve başarılarını ilgiyle izliyor ve Türkiye’ye bir esin kaynağı olarak bakıyor.
- Türk TV dizilerine gösterilen büyük ilgi, Arapların Türkiye’ye kültürel, sosyal yakınlığının bir sembolüdür.
- Araplar Türkiye’nin başarılarını gıpta ile izliyorlar ve onu örnek olarak görüyorlar. Örneğin İran’ı veya başka bir ülkeyi kendileri için model saymıyorlar.
- Türk demokrasisinin yaşadığı sıkıntılar geçicidir. “Türk modeli” dinamik bir süreçtir. Şimdiki zorluklar aşılacaktır. Bu deneyim dahi Araplar için bir örnek oluşturuyor.
- Arapların gözünde “Türk modeli” sadece bugünkü iktidarın sunduğu bir model değildir. Bu Türkiye’nin tümünü kapsayan bir “paket model”dir.
* * *
Tartışmalarda dikkati çeken nokta, Türk konuşmacıların çoğunun model aleyhindeki argüanlarını son zamanlarda siyasi baskılar, ifade özgürlüğü kısıtlamaları gibi anti-demokratik uygulamalar üzerinde odaklamalarıdır.
Arap konuşmacılar ise “Türk modeli” üzerinde farklı -hatta birbirine ters düşen- görüşler ortaya koydular.
Bu da Arap dünyasında “Türk modeli” üzerinde bir görüş birliği olmadığını, çeşitli kesimlerin bu konuda farklı algı ve düşüncelere sahip olduğunu gösteriyor.
Yani “Türk model”inde Arapların -kendi eğilimlerine göre- kabul edebilecekleri unsurlar da var, reddedebilecekleri hususlar da...
İşte bu nedenle “Türk modeli” kimine göre iyi, kimine göre de kötü...