Sami Kohen

Sami Kohen

skohen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın hafta başında Berlin’de Alman mevkidaşı Angela Merkel ile yaptığı ortak basın toplantısında bir gazeteci Şansölye’ye şöyle bir soru sordu: “AB’de bloke edilmiş olan fasıllar daha önce açılsaydı, Türkiye’deki yargının bağımsızlığı tartışmaları bu şiddette olmazdı şeklindeki görüşe katılıyor musunuz?”
Merkel bu soruya direkt yanıt vermedi, bunun yerine AB-Türkiye müzakere süreciyle ilgili tutumunu anlattı.
Soruda sözü edilen fasıllar, “yargı ve temel haklar” ile ilgili 23. ve “adalet, özgürlük ve güvenlik” ile ilgili 24. başlıklardır. Son günlerde çok konuşulan bu iki fasıl, Kıbrıs Rum yönetiminin koyduğu blokaj nedeniyle müzakere masasına gelemiyor.
Açıkçası şimdiye kadar Fransa ve Almanya da bu fasıllar üzerindeki engelin kaldırılmasına ilgi göstermediler. Ancak Fransa Cumhurbaşkanı François Hollande’ın Türkiye’ye gelişinde ve Başbakan Erdoğan’ın Berlin ziyaretinde, bu konuda gerek Fransızların gerekse Almanların bu iki fasıl konusundaki tavırlarında bir değişiklik olduğu görüldü. Nitekim Hollande da Alman Dışişleri Bakanı F. W. Steinmeier de bu iki faslın müzakere masasına gelmesi için çalışacaklarını söylediler.

Herkes hazır mı?
Berlin’deki basın toplantısında sorulan soruya dönersek, bazı Avrupa çevrelerinde “Eğer bu fasıllar zamanında açılsaydı, belki de Türkiye’de şimdiki yargı krizi önlenmiş olurdu” şeklinde bir kanaatin yer aldığı görülüyor. Bu bir pişmanlık mı bilemiyoruz, ama anlaşılan artık bu iki fasıl üzerindeki blokajın bir an önce kaldırılması gerektiği görüşü ağırlık kazanmış bulunuyor.
Bazı Avrupalı diplomatlar AB’de “endişeyle izlenen” Türkiye’deki yargı operasyonları ve tartışmaları ortamında, Erdoğan hükümetinin gerçekten bu iki faslın açılmasını isteyip istemediği sorusunu -şüpheli bir edayla- soruyorlar.
23. faslın içeriğinde yargının bağımsızlığı ve yolsuzluklar, 24. başlığın içeriğinde de adli sistem ve polis arasındaki işbirliği gibi hassas konular yer alıyor.
Türk yetkililer Ankara’nın sözü geçen iki faslı müzakere etmeye hazır olduğunu belirtiyorlar. AB Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu da bunu son beyanlarında dile getirdi ve şimdi asıl sorumluluğun blokajı sürdüren Kıbrıs Rum yönetiminde olduğunu vurguladı.

Geç de olsa...
Gerçekten şimdi sorulması gereken soru, Fransa, Almanya gibi etkin AB üyelerinin fasıllar üzerindeki Kıbrıs Rum engelinin kaldırılması için ne yapacağıdır.
Bu yönde çaba harcandığı takdirde Anastasiadis yönetimi bu baskılara kolayca boğun eğecek mi, yoksa bunu da limanların Rumlara açılmasını öngören ek protokolün uygulanmasını bir ön şart olarak öne sürecek mi?
Bunu göreceğiz. Ama açıkçası Türkiye’de yargı ve adalet sisteminin Avrupa standartlarına uymasını arzu eden herkesin bu iki faslın bir an önce açılmasını istemesi ve bu yönde çalışması gerekir.
Berlin’deki gazetecinin sorusunda belirttiği gibi “Bu fasıllar daha önce açılsaydı, belki de Türkiye’de yargıyla ilgili şimdiki tartışmalar bu şiddette olmazdı”...