Sami Kohen

Sami Kohen

skohen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

TÜRKİYE’nin Ortadoğu politikasındaki açılımlar -ve hele şimdiki İran açılımı- uluslararası toplulukta farklı yorumlara ve tepkilere yol açıyor.
Genel olarak Batı dünyasında bu hareketler kaygıyla izleniyor ve Türkiye’nin “eksen kayması”nın bir işareti olarak algılanıyor. Başbakan Erdoğan’ın tam İran ziyareti sırasında “The Guardian” ve “El Cezire”ye demeçlerinde İran’ın lehinde söyledikleri, bu hoşnutsuzluğu ve endişeyi artırmış görünüyor.
Buna karşılık Arap ve İslam dünyası Ankara’nın yeni Ortadoğu açılımlarından memnun. Geçen hafta Kültür Üniversitesi’nde katıldığımız bir toplantıda konuşan Arap Birliği yetkilileri, hükümetin yeni politikasından büyük cesaret aldıklarını söylediler.
Ortadoğu açılımlarıyla ilgili tepkilerde görülen bu farklılıklara, hatta çelişkilere mukabil, bir başka bölgedeki bir açılım, geniş uluslararası destek görüyor. O da Ermenistan açılımı...
Türk diplomasisinin bu yeni girişimi, gerçekten Batı’da da, Doğu’da da çok büyük ilgi ve sempati gördü. Zürih’te protokollerin imza töreninde ABD’den Rusya’ya, AB’den AGİT’in Minsk Grubu’na kadar çeşitli ülke ve örgütlerin sergilediği destek tablosu, az rastlanan bir manzara.

Farklı nedenler
BELLİ başlı güçlerin Ankara-Erivan yakınlaşmasına hangi nedenlerle (veya amaçlarla) arka çıktıklarına kısaca bakalım.
* ABD’nin bu bağlamda hem dış hem iç politikasından kaynaklanan nedenleri var.
Washington, ekonomik (özellikle enerji güvenliği açısından) ve stratejik (hassas coğrafi konumu bakımından) önemi büyük olan Kafkasya’da nüfuzunu artırmayı ve bölgenin Rusya’nın bir arka bahçesine dönüşmesine meydan vermemeyi amaçlıyor. ABD, tamamen Rusya’ya bağımlı durumda bulunan Ermenistan’ın, Türkiye ile yakınlaşması sayesinde, Moskova’ya bağımlı kalmaktan kurtulabileceğini ve Batı’ya daha yakınlaşabileceğini hesaplıyor.
ABD yönetiminin iç politika ile ilgili beklentisi ise, Ankara ile Erivan arasındaki normalizasyonun, soykırım meselesinde Kongre üzerindeki baskıların kalkmasına yardımcı olacağı, dolayısıyla Türk- Amerikan ilişkilerinin de böyle bir ipotekten kurutulacağıdır...
* AB için de benzer nedenler söz konusu. Geçen hafta sonu İstanbul’da “Paris Boğaziçi Enstitüsü” toplantısında konuşan ünlü Fransız politikacıların Türkiye’nin Ermenistan açılımı lehinde sarf ettikleri hararetli övgüler bunun bir göstergesi...
* RUSYA’nın bu destek korosuna katılması, bu tablonun belki de en ilginç boyutu. Aslında Rusya Ermenistan’ın başlıca destekçisi olmuştur. Şimdiye kadar Ermenistan’ı bir köprü başı olarak kullanan Moskova bu avantajını kaybetmek ve hele ABD’ye kaptırmak istemez.

Benzer tutumlarBUNA rağmen, nasıl oluyor da Rusya şimdi ABD ve AB ile birlikte, Ankara-Erivan yakınlaşmasını destekliyor?
Geçenlerde düşünce kurulu SETA’nın İstanbul’da düzenlediği bir çalıştayda Rusya’dan gelen akademisyenlerin ağzından duyduklarımızın ışığında, bunun başlıca nedenlerini şöyle özetleyebiliriz.
Evet, Ermenistan Rusya için önemli. Ama son zamanlarda Azerbaycan’ın önemi daha da arttı. Hele Aliyev’in Moskova’ya yaklaşmasından ve enerjide işbirliği anlaşmaları imzalanmasından sonra... Rus diplomasisi kıvrak bir manevrayla şimdi Ermenistan’ı kaybetmeden Azerbaycan’ı kazanmayı hedefliyor. Üstelik Rusya şimdi iki tarafı uzlaştırmak rolünü de daha aktif olarak üstlenebiliyor...
Kısacası, Türkiye’nin Ermenistan açılımıyla başlayan yeni süreç, dışarıda herkesin desteğine sahip. Bu, sürecin başarısını garantilemez, ama en azından dış etkenlerle tökezlemesini önler...