Sami Kohen

Sami Kohen

skohen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Yunanistan’da yarın seçim var. Fransa’da olduğu gibi... Dünya haftalardır Fransız seçimleriyle meşgul. Aynı ilgi Yunanistan için yok. Oysa Yunan seçimlerinin sonucu, sadece Yunan halkı için değil, başta Avrupa olmak üzere, bütün dünya için çok belirleyici olabilir.
Yunanistan’daki bu erken seçimler, pratikte neyi değiştirecek? Şu kritik dönemde Yunanistan’ın muhtaç olduğu siyasi ve ekonomik istikrarı sağlayabilecek mi?
Açıkçası böyle bir ihtimal yok gibi...
Yunan siyasetine kırk yıla yakın bir zamandan beri iki ana parti hâkim olmuştur. Biri merkez-sağdaki Yeni Demokrasi Partisi (YDP), diğeri ise merkez-soldaki PASOK. Geçmişte diğer küçük partiler çok marjinal kalmıştır. İktidara ya PASOK ya da YDP geçmiştir.
Şimdi bu iki partiden birinin tek başına iktidara gelmesi bir yana, ikisinin birlikte bir koalisyon kuracak kadar oy toplaması ihtimali bile çok zayıf.

Merkez çöktü
Yunanistan’da anketler seçim tarihinden iki hafta öncesine kadar yapılabilir. Bu bakımdan son nabız yoklamalarının tarihi 20 Nisan...
Buna göre, YDP’ye destek yüzde 25, PASOK’a ise yüzde 18 civarında. Yani ikisi de hükümeti paylaşmaya karar verirse dahi, 300 sandalyeli mecliste yeterli çoğunluğa sahip olmayabilir.
Kaldı ki YDP lideri Antonis Samaras, seçim kampanyasında PASOK ile bir koalisyona girmeyeceğini açıkladı. PASOK lideri Evangelos Venizelos da, Samaras’ın yönetimindeki bir hükümete katılmayacağını söyledi...
Neyse, belki seçim sonrası şartlar, iki lideri daha gerçekçi davranıp bir ortaklık kurmaya zorlar. Zorlar ama, böyle bir koalisyon ne kadar uzun ömürlü olur? Analistler şimdiden bu durumda yeniden erken seçimlere gitmek gerekebileceğini söylüyor! Oysa Yunanistan’ın şimdiki ekonomik badireden kurtulması için her şeyden önce istikrara, uyumlu bir yönetime ve güçlü bir siyasi iradeye ihtiyacı var...
Bundan önceki seçimlerde (2009’da) PASOK’un oyların yüzde 44’ünü, YYDP’nin de yüzde 33’ünü aldığını dikkate alırsak, şimdi gelinen durumdan, Yunanistan’da “merkez”in çöktüğü anlamını çıkarabiliriz.
Gerçekten son kriz, “merkez”i, diğer bir deyişle iki ana partiye oy veren ve çoğu orta sınıfa mensup olan geniş bir kitleyi sarstı. Yüzde 23’e çıkan işsizlik, durgunluk, yeni ağır vergiler, ücretlerin ve emekli maaşlarının düşürülmesi ve sosyal çalkantılar, halkın bu kesimini, krizin sorumlusu sayılan iki ana partiden uzaklaştırdı. Artık bu partilerin de seçim kampanyasında -geçmişte yaptıkları gibi- oy kazandıran vaatlerde bulunacak halleri yok.

Uçlar canlandı
Bu durum uçtaki partilerin işine yarıyor. Nitekim anketlere göre, Marksistlerden Neo-Nazilere kadar, çeşitli marjinal gruplara şimdi gün göründü: Bunlar yüzde 3 seçim barajını aşıp meclise girebilecekler.
Aşırı solcuların, anarşistlerin, ırkçıların, yabancı düşmanlarının halkın özellikle ezilen veya umutsuzluğa kapılan kesimlerinden şimdi destek almalarına şaşmamak lazım. Aynı durum krizin etkilediği birçok Avrupa ülkesinde de görülüyor. Bu tehlikeli bir gidiş tabii...
Eğer Yunanistan’da yarınki seçimlerden böyle bir tablo çıkacaksa, bunun direkt olarak en büyük zararını Yunan halkı çekecek. Yunan ekonomisi bu kez tam iflas edecek.
Bunun etkisi hızla Yunan sınırlarını da aşacak. Özellikle Avrupa finans kurumları sarsılacak, euro-bölgesinin geleceği kararacak, küresel krizin kontrol altına alınması büsbütün zorlaşacak...
Yunan seçimleri bu kez bu yüzden çok önemli...