Sami Kohen

Sami Kohen

skohen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Euro bölgesi ülkeleriyle Yunanistan arasında Brüksel’de 17 saat süren çetin müzakerelerden sonra varılan anlaşmanın Yunan tarafı için anlamını şu tek kelime ile ifade edebiliriz: Teslimiyet...
Gerçi dün sabaha kadar görüşmeleri yürüten Avrupalı liderler, varılan sonucu karşılıklı anlayışa dayalı bir uzlaşma olarak nitelendiriyorlar, ama gerçek, başta Almanya olmak üzere Euro bölgesi ülkelerinin esas talep ve şartlarını Başbakan Aleksis Çipras’a empoze ettiğidir. Diğer bir deyişle, eli mahkûm olan Yunan lideri, Avrupalı ortaklarına (ve müzakerelere katılan IMF’ye) teslim olmuştur.
Gelinen çok kritik noktada Yunanistan’ın gerçekten yapacağı fazla bir şey kalmamıştı.
Çipras bir hafta önce, referandumda halkına “hayır” dedirttiği kemer sıkma şartlarına bu hafta sonu “evet” dedi. Ama bu dahi kreditörleri tatmin etmedi. Onlar için önemli olan, Yunanistan’ın muhakkak mevcut borçlarını ödeyeceğini garantilemekti. Bu da sadece Yunanistan’a yeniden borç vermek veya Yunan halkını bazı yeni fedakârlıklara zorlamakla olacak bir iş değildi.
Bu yüzden Çipras’ın referandum’dan sonra geri adım atması yetmedi. Sonunda Atina, hiç hesapta olmayan çok ağır şartlara boyun eğdi.
Düyun-u Umumiye gibi...
Yeni şartlar vergi artırımdan ve emekli maaşlarının kısılmasından veya bazı ekonomik yapısal reformların yapılmasından ibaret değil. Bu kez en ağır olan şart, Osmanlı İmparatorluğu’nun son döneminde yabancı güçlerin zoru ile kurulan Düyun-u Umumiye’ye benzer bir Fon’un kurulmasıdır.
Bu, Yunanistan’ın dış borçlarını ödemesini garantileyen 50 milyar euro’luk bir Fon olacak. Borçlar bu Fon’dan ödenecek, ayrıca bankaların sermayeleri güçlendirilecek ve özelleştirme programı da bunun üzerinden gerçekleştirilecek...
Fon kreditörlerin sıkı denetimi altında faaliyetini sürdürecek. Bu arada hükümet özelleştirme sürecini de hızlandıracak...
Çipras gibi bir solcunun (eski bir Komünistin) böyle bir reform politikasına “evet” demesi çelişkili görünebilir. Ne var ki, SYRİZA partisi liderliğinin Yunanistan’ı büsbütün çöküntüden kurtarmak için, ideolojik çizgisini terk etmekten başka çaresi kalmadı.
Şimdi bütün mesele Yunan parlamentosunun 48 saatlik mühletin dolacağı yarına kadar bu şartları kabul edip etmeyeceğidir. Çipras kendi partisindeki çatlağa rağmen Meclis’in onayını sağlamaya çalışacak. Ve ardından herhalde hükümetini de değiştirecek.
Çipras acı reçeteyi kabul etmekte epey zorlandı, ama kendi halkını buna razı etmekte herhalde daha zorluk çekecek...