Şebnem Burcuoğlu

Şebnem Burcuoğlu

sebnem.burcuoglu@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

On beş yaşımın bana verdiği manyaklığa dayanarak arkadaşlarımla Mc Donalds’a gidebilmek için evimizin salonunda kendimi yerden yere atışım hâlâ gözümün önünde. Kötü bir tiyatro oyunu izler gibi dakikalarca bana baktıktan sonra tüm sakinliğiyle “Seneye gidersin” demişti annem. Zaten “Seneye de giyersin” kafasıyla alınan eşofman gibiydi o zamanlar hayatım.

Karda açan çiçek

Tek çocuk olmayı gelin bir de bana sorun. Tamam, elime kiraz sapı verseler saatlerce gıkım çıkmadan yalnız başıma takılırdım, kendimle vakit geçirmeyi çok iyi öğrendim ama evde gözler sadece benim üzerimdeydi. Ben de istemez miydim dört kardeşim daha olsundu, beşi bir yerde olaydık da arada kaynayıp gideydim? Mesela annem küçük kardeşim Ayşe’nin kanayan dizine pansuman yaparken ben de bir Mc Donalds yapaydım. Yok arkadaş. Etrafta bir tek ben dolandığımdan annem bana kol kanat geren bir güvercinden ziyade bir şahindi. Sanki boynuma bir çip taktırmıştı ve her hareketimi takip ediyordu. Burnu garip bir koku aldığı zaman anında aksiyona geçiyordu.

Haberin Devamı

Veli toplantılarında öğretmenlerim “Kızınız zeki” falan diyordu ama yalan. Annem benden hep bir adım öndeydi. Kardeş istemek için artık çok geçti. Evden kaçsam en fazla köşedeki bakkalın oraya gidebilirdim. Ben de en sonunda düşünüp taşınıp sinsi bir plan yaparak babamı kendi tarafıma çekmeye karar verdim. Canım babam, tabii ki benden yana olmadı. İkisi benim içimde kopan ergenlik fırtınasına karşı betondan bir liman gibi yekpare halde kaldılar. Bense karda açan çiçek misali bir başıma kaldım. Küçük yaşta yazı yazmaya başladıysam elbet var bir nedeni. Elemimi, kederimi hep kağıda döktüm.

Neden arkadaş değiliz?

Annem her fırsatta “Bir gün anne olduğunda anlarsın” diyordu. Hem de ısrarla o an anlamak istediğimi söylememe rağmen. Halbuki çevremdeki anneler yavrularıyla arkadaş gibiydi. Peki biz neden arkadaş gibi değildik annemle?

Kendime bu soruyu çok sordum. Ta ki çocuk yetiştirilmesinde ebeveynlikle arkadaşlık kavramlarının net bir şekilde ayrıştırılması gerektiğini fark edene kadar. Bugün, bu yaşımda görüyorum ki hayatta başıma gelen iyi şeylere benden çok annem sevinmiş, kötü şeylere benden çok annem üzülmüş. Ateş düştüğü yeri yakıyorsa eğer, o ateş sadece ikimizin kalbine düşmüş. Bunu hiçbir arkadaş anlayamazmış. Gerçekten de ana yüreği diye bir yürek varmış.

Haberin Devamı

Küsmek yok

Fikir ayrılıklarımız her zaman olacak, didişeceğiz, birbirimize kızacağız ama on dakika sonra sen yine aynı sevgiyle kollarını açacaksın bana. Ben de aynı sevgiyle sarılacağım sana. Anne-kız olmanın birinci kuralı buymuş. Küsmek yokmuş.

Bir gün anne olup seni anlamayı dört gözle bekliyorum annem. Yediğin yemeğin en güzel kısmını, uykunun en tatlı anını, sabrını, kariyerini, yıllarını evladına sorgusuz sualsiz vermenin nasıl bir his olduğunu merak ediyorum.

Bir anne olarak dimdik durduğun için, emeğin için tüm kalbimle teşekkür ediyorum. Bu yazı benden sana hediye olsun. Anneler Günü’n kutlu olsun.