Şebnem Burcuoğlu

Şebnem Burcuoğlu

sebnem.burcuoglu@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Önümüzde çok seçenek olduğu zaman kendimizi daha bir şanslı görürüz ama sonuca bakın siz. Hangimiz çok seçenek olduğu zaman doğru kararı verebilmişizdir?

Netflix evimize ilk geldiğinde aşırı sevinmiştik, neredeyse pasta kesecektik. Gelin görün ki onca seçenek içinde her akşam onu mu izlesek, bunu mu izlesek derken her diziye beşer dakika bakıp elimiz boş bir halde kapatıyoruz televizyonu. Çevremizi saran yüz küsur restorana rağmen günün sonunda yine kendi bildiğimize gitmekle aynı mantık bu. Mesela bazı restoranlar ansiklopedi gibi menü koyar ya önümüze. Önce bir seviniriz sonra sayfaları çevirmekten yorulup menüdeki en kel yemeği sipariş ederiz.

Haberin Devamı

Hani bana reçel?

Bundan yaklaşık yirmi yıl kadar önce araştırmacılar önümüze çok sayıda seçenek konulduğunda nasıl tepki verdiğimizi öğrenmek için bir çalışma başlatmış. Bir mağazada iki adet stant kurmuşlar, birincisine yirmi dört, ikincisine dört reçel koymuşlar. Alışveriş yapanlar genellikle yirmi dört reçelli standa yönelmiş ve bir şey almadan geri dönmüş.
Bu araştırma göstermiş ki etrafımızda fazla seçenek olduğunda kafamız karışıyor, az seçenek olduğundaysa kendimizi kandırılıyor gibi hissediyoruz. O yüzden ne demişler, en iyisi ne çok az ne de aşırı fazla seçenek arasından seçim yapmaya çalışmak, en iyisi seçeneklerimizi ideal bir sayıya sabitlemektir.

Kimi seçeceğim?

Son dönemde kurduğumuz cümlelerden yola çıkıp aşk hayatımızı inceleyelim:
“Ondan ayrıldım çünkü aklım diğerlerinde kaldı, belki daha iyisi çıkar karşıma”.
“Benden ayrılması normal, dışarıda o kadar fazla seçenek var ki”.
“Kimi seçeceğime karar veremediğimden yine yalnız başımayım”.
Kardeşlerim bırakalım artık şu “çok seçenek” olayını. Seçenekler denizinde yüzdüğümüzde belli ki bize bir kal geliyor, stres yapıyor ve seçemiyoruz. Tüm bu sessiz gürültüden kendimizi soyutlayıp içimize dönmeli ve sormalıyız “Ben gerçekte ne istiyorum, ne tarz bir insandan hoşlanıyorum?” diye. Buna “hayatı sadeleştirmek” deniyor aslında. Hani Japonlar evlerindeki tüm gereksiz eşyaları çatala bıçağa kadar kaldırıp iki kel kaşık, bir tencere kullanıyor ya, aynen o hesap. Ama siz çatal, bıçakları atmayın lazım olur. Sanmayın ki “Tinder forever”, o Tinder’lar herkesin ayarını bozdu. Yakışıklı yazar Paul Auster’ın şu sözünü paylaşmak isterim sizlerle: “Sen onun hayatında bir seçeneksen onun senin hayatında bir öncelik olmasına müsaade etme.”

Haberin Devamı

Önceliklerimiz canlarım. Her zaman önce, önceliklerimiz.

Haftanın güzellikleri

KADINLAR PLATFORMU: “Beş kilo kuru mama sipariş edin, Liv Hospital Ulus’ta kalp check-up’ınız yapılsın” diyen Kadınlar Platformu ne kadar hoş bir hareket başlatmış.

MAÇKA’DA BULUŞALIM: “Sen yağmur ol, ben bulut, Maçka’da buluşalım” diye söylediğimiz Karadeniz türkümüz gerçek oluyor. Küçükçiftlik Park, Karadeniz şölenini eylül ayında ikinci kez düzenleyecek. Haydin horon tepmeye!