Sokakta yürürken, bir mekanda eğlenirken, kahvemizi yudumlarken etrafımızda olan, yanımızdan geçen tanımadığımız birilerinin canlı yayınına girmemiz an meselesi artık. Instagram’a fotoğraf koymak için çektiğimiz 150 karenin arasından sadece bir tanesini zar zor beğenip de paylaşıyoruz fakat farkında olmadan en pespaye halimizle bir başkasının Instagram Hikayesi’ne konuk olabiliyoruz. Büyük risk. Olmaz olsun tesadüfün böylesi. Nur topu gibi bir canlı yayın olayımız var artık. Dizi reytingleri de neymiş? Önemli olan bizim reytingimiz!
Geçicilik revaçta
Geçtiğimiz hafta Instagram Hikayeler’in günlük kullanıcı sayısının 250 bine ulaştığı ve dünyada bu özelliği en çok benimseyen dördüncü ülkenin Türkiye olduğu açıklandı.
Instagram Hikayeler’e ilham kaynağı (!) olan Snapchat’in kurucusu Evan Spiegel bir röportajında şöyle demişti: “Snapchat’i yaptım çünkü günümüz dünyasında kalıcılık yerine geçiciliğin daha revaçta olduğunu düşünüyorum.”
Victoria’s Secret’ın gamzeli güzeli Miranda Kerr’le henüz evlendin sevgili Spiegel. Dediklerine dikkat edip evrene böyle bir enerji göndermesen mi acaba?
Mutlu yıllar İnstoş!
Instagram Hikayeler bir yaşına bastı efendim. Bu özellik lanse edildiğinden beri toplam Boomerang sayısı 1 milyar 364 milyon 663 bin 130’u bulmuş. En çok etiketlenen lokasyonlar Jakarta (Endonezya), Sao Paulo (Brezilya), New York (Amerika), Londra (İngiltere) ve Madrid (İspanya) olmuş. En çok tercih edilen on hashtag ise şöyleymiş: #GOODMORNING #WORK #GOODNIGHT #MOOD #HAPPYBIRTHDAY #TBT #LOVE #HOME #BOMDIA #RELAX. Popüler yüz filtrelerinden “Puppy” (köpekçik) ve “Bunny” (tavşancık) başı çekiyormuş. Hikayelerde paylaşılan profil mention’larına tıklanma oranı yüzde 75, mention’ların günlük tıklanma sayısı ise 21 milyonmuş. Her beş hikayeden biri DM (özel mesaj) alıyormuş. Ayrıca sadece bizim gibi son kullanıcılar değil, ticari hesaplar da Hikayeler’i etkin bir şekilde kullanıyormuş.
Bir arkadaşım Instagram’a zırtı pırt fotoğraf koymak yerine anlık detayları Hikayeler’de paylaşmanın daha cool olduğunu söylemiş ve devam etmişti: “Instagram Hikayeler’de milyonlarca kez video çekme ve silme hakkın, filtre koyma seçeneğin var. Üstelik bu videoların hiçbiri kalıcı değil, hepsi uçucu. Nerede olduğunla ilgili kısa, öz ve eğlenceli bir paylaşım yapıp mesajını gerekli kişilere uçurduktan sonra ortadan toz oluyorsun. Canlı yayın gibisi var mı? Sanki bu senin kendi televizyon kanalın ve reytinglerini yükseltmek senin elinde.”
Bir süre sonra kimse kimseyi merak etmeyecek gibi geliyor bana. Dört bir yandan yüklendiğimiz sosyal medyamızdan zaten anbean hayatımızı paylaşıyorduk.
E bir de üzerine canlı yayın eklenince zaten bizi merak etmeye niyet eden kişinin telefon ekranında yaşar hale geldik.
Gelecek de bir gün gelecek ve geldiğinde feci sürprizsiz insanlar olacağız sanki. Oysa merak değil midir hayatımıza heyecan katan, uykumuzu kaçıran? Birileri içimizdeki merak duygusunun kökünü kuruturken biz de tam tersi yönde hareket etmeye başlasak keşke.
