Selva Demiralp

Selva Demiralp

sdemiralp@ku.edu.tr

Tüm Yazıları

Yunanistan sorunu kanayan yaranın üzerine yapıştırılan yara bandıyla şimdilik geçiştirilirken gündeme bir kez daha Fed oturdu. Geçtiğimiz hafta konuşan Başkan Yellen’ın “Bu sene bir faiz artırımı gelir” mesajının ardından St. Louis Fed başkanı Bullard dozu bir basamak daha artırarak Fed’in eylül ayında ilk faiz artırımına gitmesi olasılığının yüzde 50’den fazla olduğunu ifade etti. Eğer Fed gerçekten eylülde ilk faiz artırımına gitmeyi düşünüyorsa o zaman önümüzdeki hafta yapılacak toplantıda şahin bir tonun hakim olması ve piyasaların bu karara alıştırılması gerekir. Ben mevcut verinin eylülde bir faiz artırımı getirecek kadar güçlü olduğunu düşünmüyorum. Böyle düşünmeme sebep olan iki temel veri olan GSYH ve enflasyon verisini inceleyelim.

Haberin Devamı

Fed haftaya ne yapar


Yukarıdaki şekilde çeyreklik frekansta gözlemlenen GSYH büyümesinin bir türlü istenen ivmeyi kazanamadığı ve özellikle de 2015 ilk çeyreğinde yeniden sıfır sınırında kaldığı görülüyor. Fed ikinci çeyrek büyümesinde hafif bir artış beklerken, büyümeyi frenleyen faktör olarak güçlü doların ihracat üzerindeki daraltıcı etkisini ileri sürüyor. Buraya kadar tamam, ancak Fed’in faiz artırımlarına başlaması doları daha da güçlendirip ekonomi üzerinde daha da daraltıcı bir etki yapacaktır. Dolayısıyla, Fed’in her şeye rağmen faiz artırımı kararı verebilmesi için ekonominin senenin ikinci yarısından sonra ciddi şekilde güçleneceğine inanıyor olması lazım.

Fed haftaya ne yapar


İkinci şekil ise Fed’in kararındaki diğer kritik veri olan enflasyon oranını gösteriyor. Halen yüzde 0.25 seviyesinde seyreden manşet enflasyon (mavi çizgi) yüzde 2’lik hedefin oldukça altında seyrediyor. Buna ek olarak uzun vadeli trend hakkında sinyaller içeren çekirdek enflasyon da (kırmızı çizgi) halen yukarı yönlü bir trend yakalayabilmiş değil.
Önümüzdeki iki ayda büyüme ve enflasyon verileri farklı bir resim çizmediği sürece Fed’in bugünkü resme bakarak eylül ayında faiz artıracağını zannetmiyorum. Eğer böyle bir adım gelirse bu ekonomideki ısınmayı önlemekten ziyade varlık fiyatlarında oluşabilecek bir balonun havasını indirmek amaçlı olabilir. Bu tür bir adımın ise son derece riskli olduğunu hatırlatmak lazım.