Semih İdiz

Semih İdiz

sidiz@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Batı'ya duyulan kızgınlık, başta askeri kesim olmak üzere, "ulusalcılarımızı" Doğu'ya bakmaya yöneltiyor. Eski MGK Genel Sekreteri Org. Tuncer Kılınç'ın, Rusya ve İran'ı Türkiye için potansiyel yeni stratejik ortaklar olarak telaffuz etmesi zamanında pek ciddiye alınmamıştı. Ancak bu seçeneğin daha sık telaffuz edilmeye başlandığını görüyoruz. Seçim yoklamaları için gittiğimiz Karaman'da MHP il teşkilatında konuştuğumuz yetkilinin bile "Hocam, Batı'yı bırakıp Şanghay'a yaklaşmalıyız değil mi?" diye sorması ise konunun nerelere kadar intikal ettiğini göstermeye yetmişti. İç siyasi gelişmeler yüzünden dünya olaylarını yine görmez olduk. Oysa Türkiye'yi de yakından ilgilendiren gelişmeler oluyor. Kırgızistan'ın başkenti Bişkek'te hafta içinde yapılan "Şanghay İşbirliği Örgütü" (ŞİÖ) zirvesi gibi. Haziran 2001'de kurulan "ŞİÖ"nün başını Rusya ve Çin çekiyor. Diğer üyeleri ise Kazakistan, Özbekistan, Kırgızistan ve Tacikistan. Örgütün açıklanan temel amaçları ise "enerji ve güvenlik alanlarında işbirliği"dir. "Enerji" deyince akla ilk etapta, Rusya ve Orta Asya'nın muazzam petrol ve gaz rezervleri geliyor. İkinci etaptaysa sanayi ve teknoloji alanlarında muazzam atılımlar yapan Çin'in bu rezervlere duyduğu büyük ihtiyaç. Amiyane ifadeyle, Rusya ve Orta Asya'da Çin'in, Çin'deyse Rusya ve Orta Asya'nın en çok istedikleri şeyler var. Bu basit denklem bile bu işbirliğinin ne denli büyük bir potansiyel taşıdığını ortaya koyuyor. Söz konusu işbirliğini pekiştiren diğer bir faktör ise ŞİÖ üyelerinin ABD ile Avrupa'ya fazla sıcak bakmamaları ve kendilerini Batı'ya karşı gelişen yeni ve güçlü bir blok olarak görmeleridir. Bişkek'te yapılan ve İran Cumhurbaşkanı Ahmedinecad'ın "onur konuğu" olduğu zirveyle ilgili yorumlarda da zaten bu husus ön plana çıkıyor. Batı'ya karşı güçlü blok Bu hususu ciddi kılan en önemli faktör ise, Rusya ve Çin'in nükleer güçleri nedeniyle, ŞİÖ'nün göz ardı edilemeyecek kolektif bir askeri gücü temsil etmesidir. Nitekim yukarıda da belirttiğimiz gibi, enerji işbirliğinden sonra örgütün ikinci temel amacı güvenlik işbirliğidir. Bu da "uluslararası terörizme karşı işbirliği" şeklinde lanse edilse bile, bugüne kadar yapılan ortak manevralar bunun ötesinde bir amacın güdüldüğünü gösteriyor. ŞİÖ'nün "Batı'ya karşı bir ekonomik ve askeri denge unsuru olmaya çalıştığı" yorumları da zaten bundan kaynaklanıyor. İran ve Pakistan gibi ülkelerin örgüte üye olmak istemelerinin altında da bu faktörün yattığı belirtiliyor. Ulusalcılarımızın "Bunun dışında kalmamalıyız" demelerine yol açan da yine bu faktördür. Ancak burada küçük bir sorun var. ŞİÖ üyelerinin hiçbiri demokrasi ve insan haklarına önem veren ülkeler değil. Birlik olmalarının bir nedeni de zaten Batı'nın "demokrasi ve insan hakları dayatmalarıdır." Kısacası, bu ülkelerin yönetimleri için önemli olan toplumu demir pençeyle kontrol altında tutmak ve ekonomik güç yoluyla caydırıcı bir askeri güce sahip olmaktır. "Şanghay hayranlarımızın" da bunu bildiklerini varsayarsak, Türkiye için öngördükleri geleceğin ne olduğunu çıkarabiliriz. sidiz@milliyet.com.tr Güvenlik işbirliği