Serpil Çevikcan

Serpil Çevikcan

scevikcan@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Yaklaşan yerel seçimin genel sonuçları ne olursa olsun, İstanbul, tek başına hem partilerin hem de siyasilerin geleceğinin nasıl şekilleneceği konusunda ayrı bir öneme sahip.
Milli Görüş çizgisindeki ve bu çizgiden doğmuş partiler için İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ni kazanmak iktidarın müjdeleyicisiydi.
Yakın zamanda, İstanbul’da belediye başkanlığını kazanamamasına rağmen önceki seçimlere göre partisinin oy oranını önemli biçimde artıran Kemal Kılıçdaroğlu’nun CHP lideri olabilmesi bile İstanbul’un nasıl bir belirleyen olduğunu göstermesi açısından önemli.
Bu yüzden, kazanma şansı olmayan ya da nispeten az olan partiler bile Türkiye geneline ayrı, İstanbul’a ayrı bir önem veriyorlar yaklaşan seçim öncesinde.
Yeni bir zafer elde edeceğinden emin gözüken Ak Parti’de “Kimi aday göstersek daha yüksek oy alır” telaşı dışında bir telaş gözükmüyor. AB Bakanı Egemen Bağış başta olmak üzere alternatif isimler ortaya atılsa da hükümet cephesinden, Kadir Topbaş‘ın hâlâ en yüksek desteğe sahip isim olduğu yönünde mesajlar da gelmeye devam ediyor.
Ak Parti sakin.
CHP’de ise İstanbul, birçok açıdan dönüm noktasına anlamına geliyor.
Öncelikle bir geri dönüş.
İktidar oyununda “Ben de varım” demenin en kestirme yolu, iktidarın en çok yıpranacağı yol olarak bakılıyor İstanbul’a.
Ve aynı zamanda parti içi iktidar oyunununda da saflar buna göre belirleniyor.
Yapılan bütün tartışmalara da bu iki boyutu birden göz önünde bulundurarak bakmak gerekiyor.

Sarıgül ve Tekin
Her ne kadar kulislerde “Garanticidir, kazanamayacağını hissederse CHP’den aday olmaz” denilse de Şişli Belediye Başkanı Mustafa Sarıgül’ün, CHP’nin İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan adayı olacağına kesin gözle bakılıyor.
Ekim sonu ya da kasım başına kadar Sarıgül’ün Kılıçdaroğlu ile birlikte görüntü vererek, partiye geri dönme başvurusunu yapması, Parti Meclisi’nin de bu başvuruyu kabul etmesi bekleniyor.
Peki, İstanbul adaylığından bu yana Kılıçdaroğlu’nun en yakınındaki isim olan, bazen bir adım gerisinde, bazen yan yana duran Gürsel Tekin’in adaylığı ne anlama geliyor?
Kulislerde bu konuda çokça senaryo konuşuluyor;
- Sarıgül’ün küçük bir ihtimalle de olsa partiye dönmekten vazgeçebileceği, bu nedenle, CHP’nin seçeneksiz olmadığı mesajının Tekin üzerinden verildiği.
- Parti Meclisi’nde son anda Sarıgül aleyhine bir görüntü ortaya çıkabileceği, bu nedenle Tekin isminin de kamuoyuna sunulduğu,
- İstanbul’daki ilçe belediyelerinde Sarıgül’ün tek belirleyen olması ihtimaline karşı Tekin ve bazı partililerin ön aldığı gibi senaryolar sıkça dillendiriliyor.

HDP faktörü
CHP’de bir yandan bunlar konuşulurken, bir yandan da her seçim hortlayan “Oylar bölünürse kaybederiz” endişesi de yoğun biçimde hissediliyor.
Bu nedenle Sırrı Süreyya Önder’i aday gösterebileceği söylenen BDP destekli HDP’ye örtülü mesajlar gönderiliyor.
Bu örtülü mesajlara HDP’nin şimdilik mesafeli durduğu ve destekleyen olmak yerine kendi adaylarının desteklendiği bir seçime gitmeyi denediği açıkça görülüyor. HDP cephesine göre, Önder ya da bir başka isim aday olmasa da zaten sosyalist ve Kürt seçmenlerin Sarıgül’e gideceğinin de garantisi yok. Bu nedenle CHP’nin desteğiyle ortak aday çıkartılması fikri ağır basıyor.

Kim kazanır?
Kamuoyuna yansıyan kimi anketlere göre İstanbul’da Ak Parti her koşulda açık ara önde.
Kimi anketler ise Sarıgül’ün adaylığı halinde sert bir yarışın yaşanacağını söylüyor.
Kimi anketler Sarıgül faktörünün CHP’ye yetmeyeceğini.
İstanbul yine önümüzdeki yıllarda siyasi yaşamı şekillendirecek kent olma özelliğini taşıyor.
İster ülkenin, ister partinin lideri olmayı hedefleyin.
Kapıları açacak anahtar, İstanbul’un boynunda asılı duruyor.