Serpil Çevikcan

Serpil Çevikcan

scevikcan@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Bugün, 15 Temmuz darbe girişiminin birinci yıl dönümü.
Bir süredir devam eden anma programları bugün doruk noktasına ulaşacak.
15 Temmuz 2016’dan bu yana hemen her günü, soruşturmalar, davalar ve yansımaları ile geçiren Türkiye; şehitleri, gazileri ve o gece yaşanılanları unutmadığını ortaya koyuyor.
Ülke olarak, bir 15 Temmuz seferberliği yaşıyoruz.
Ancak sesimiz dış dünyada ne kadar yankı buluyor?
AB Bakanı Ömer Çelik, 15 Temmuz’un yıl dönümü vesilesiyle EUobserver için yazdığı son makalede, uluslararası toplumun FETÖ’nün darbe girişimindeki rolünü bile tam olarak kabul etmediğini, sokaklarda demokrasiyi savunanların değil, darbecilerin demokratik haklarının öne çıkartıldığını ifade ediyor.
Çelik, son 1 senedir FETÖ konusunda bizce de 3 maymunu oynayan batının Türkiye’yi yalnız bırakma çabalarından dem vururken, “Birçok darbe girişimi faili ABD ve AB’ye üye ülkelerde ikamet etmekte ve bu ülkelerden sığınma hakkı talep etmektedir. FETÖ üyelerinin sığınma başvurularının kabul sayılarındaki artıştan üzüntü duymaktayız. Darbe girişiminin yıldönümünde ihtiyacımız olan şey darbecilere ve terör örgütü üyelerine sempati değil, daha çok işbirliği, diyalog ve anlayıştır” diyor.
Doğrudur, 15 Temmuz kalkışmasının ardından birkaç çekingen kınama dışında Avrupa’dan beklediği desteği alamayan, uluslararası camiaya FETÖ’yü ve darbe girişiminin amaçlarını anlatmakta büyük güçlük çeken Türkiye, mücadelesini yapayalnız sürdürüyor.
Bu durumun değişmesini beklemek de saflık olur.
Çelik’in, EUobserver’daki makalesini okurken, özel olarak Avrupa ülkeleri, genel olarak da tüm yabancı ülkelerden, “terör örgütleri” kapsamında Türkiye’nin iade taleplerine verilen karşılıkların ne olduğunu öğrenmek istedim.
719 talebe sadece 30 olumlu yanıt
Aylar önce, Avrupa ülkeleri bazındaki rakamları bu köşeden yansıtmıştım.
Tahmin edeceğiniz gibi dün itibarıyla elime geçen rakamlar da öncekinden farklı olmadığı gibi daha da vahim.
Adalet Bakanlığı’ndan aldığım çok detaylı tablodan bazı çarpıcı rakamları sizlerle paylaşmak istiyorum.
Tabloya göre Türkiye, 30 Haziran 2017 itibarıyla dünya genelinde 68 ülkeden toplam 719 terör örgütü mensubunun iadesini talep etti.
Bunlardan 93’ü aşırı sol terör örgütü, 87’si DHKP-C, 68’i dini istismar eden terör örgütü, 117’si FETÖ-PDY, 310’u PKK, 44’ü ise diğer terör örgütlerinin üyeleri.
719 iade talebimizin son 10 yılda sadece 30’u kabul edilmiş.
Reddedilen talep sayısı 367. 262 dosyayla ilgili süreç devam ediyor. 60’ı ise vazgeçme, sınırdışı ya da sonuçsuz kalma gibi nedenlerle hitam olmuş dosyalar.
Tanıdık ilk 5
Bu tabloda ilk 5’e bakalım.
İlk sırada, son olarak Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın G-20 Zirvesi çerçevesinde yaptığı ziyarette vatandaşlarla bir miting çerçevesinde buluşmasını istemeyen Almanya, 162 dosya ile yer alıyor.
Bu dosyalardan 81’i PKK, 16’sı FETÖ-PDY, 26’sı aşırı sol terör örgütü, 16’sı DHKP-C’lilere ait.
Almanya, son 10 yıl içerisinde bu dosyalardan sadece 3’ünde kabul kararı vermiş. 117 başvuruyu reddeden Almanya’da, 34’üne ilişkin işlemler devam ediyor. 8 dosya ise kapanmış.
İkinci sırada 74 iade talebi ile İsviçre geliyor. İsviçre’nin kabul ettiği talebimiz henüz yok. 59 talep reddedilmiş, 6’sına ilişkin süreç sürüyor, 9’u kapanmış.
Üç ve dörtte, 49’ar dosya ile Fransa ve Yunanistan var. Yunanistan’ın 10 FETÖ-PDY talebini nasıl reddettiği malum.
Yunanistan da şu ana kadar hiçbir iade talebini kabul etmemiş. 33’ünü reddetmiş, 15’ine ilişkin işlem sürüyor, 1 dosya ise kapanmış durumda.
Fransa için de benzer tablo söz konusu. Bu ülkenin de kabul ettiği iade talebi yok, 8 ret kararı vermiş, 30’una ilişkin işlem sürüyor, 11 dosya ise kapanmış.
Listenin beşinci sırasında 46 iade talebimizle Belçika geliyor. Belçika, son 10 yılda hiçbir iade talebimize olumlu yanıt vermemiş. 27’sini doğrudan reddetmiş, 13’üne ilişkin işlem sürüyor, 6 dosya ise kapanmış.
ABD’nin sessizliği
Yabancı ülkeleri zikreden ABD’yi es geçmeyelim.
Amerika’dan 21 iade talebimiz söz konusu. Bunlardan 17’si FETÖ terör örgütü mensuplarıyla ilgili.
2’si PKK’lı, 1’i dini istismar eden terör örgütü üyesi, kalan 1 kişi ise diğer terör örgütleri kategorisinde.
ABD, 21 iade talebinden 1’ini doğrudan reddetmiş, 18’ine ilişkin süreç devam ediyor, 2 dosya kapanmış durumda.
Yani ABD’nin de kabul ettiği bir talebimiz henüz olmamış.
Vahim manzara
Elimdeki tablo, 15 Temmuz’dan sonra FETÖ mensuplarının ne kadar çok ülkenin habitatında nefes alıp verdiğini de ortaya koyuyor.
Toplam 39 ülkede tespit edilen 117 FETÖ mensubu hakkında iade dosyası hazırlanmış.
Bu ülkeler arasında ABD ve Avrupa’nın dışında, 1 kişinin iadesinin istendiği Madagaskar da var 5 kişinin iadesinin istendiği Mozambik de.
4 FETÖ’cünün iadesinin istendiği Tayland da listede, 1 FETÖ’cünün dosyasının olduğu Fildişi Sahili de.
AB ülkeleri: 488 başvuruya 13 olumlu yanıt
Gelelim AB üyesi ülkelerden iade taleplerimize ne karşılık bulduğuna.
AB üyesi ülkelerden toplam 488 iade talebimiz var.
Bunlardan 228’i PKK, 74’ü DHKP-C, 65’i aşırı sol terör örgütü, 52’si dini istismar eden terör örgütü, 43’ü FETÖ-PYD, 26’sı ise diğer terör örgütlerine mensup şahıslarla ilgili.
Bu 488 dosyadan sadece 13’üne ilişkin olumlu yanıt verilmiş.
Rededilen 290, işlemi süren 143, ortadan kalkan 42 dosya var.
43 FETÖ’cü değişik ülkelere dağılmış.
Dosyaların 16’sı Almanya, 6’sı Belçika, 2’si Bulgaristan, 2’si Finlandiya, 10’u Yunanistan, 3’ü Hollanda, 3’ü Romanya, 1’i de Polonya’da bulunan FETÖ mensuplarına ilişkin.
Makus talihi yenmek için
Uluslararası camianın ve müttefikimiz olduğunu iddia eden ülkelerin iade taleplerimiz karşısındaki performansı bu.
Sanmayın ki bu tablo adi suçlara ilişkin iade taleplerinde farklı.
Bir vesileyle oradaki skandalı da yazarız.
İşimiz zor.
İçeride 15 Temmuz’u unutturmamak için çabalamamız doğru ancak başta FETÖ olmak üzere terör örgütlerinin güç aldığı, beslendiği ve özgüven kazandığı uluslararası arenada haklılığımızı anlatmanın güçlüklerini de aşmak zorundayız.
Bu hem, “yalnız ve güzel” ülkemizin makus talihini yenmek için hem de bir daha 15 Temmuzlarla karşılaşmamak için şart.