Yazarlar Seviyeli beraberlik

Seviyeli beraberlik

09.10.1999 - 00:00 | Son Güncellenme:

Seviyeli beraberlik

Seviyeli beraberlik


       Medya sayesinde sık sık beraber olmak zorunda kaldığımız "sanatçı"larımız durmadan ve doğal olarak tabii, birileriyle beraber oluyor, ayrılıyor, evleniyor, boşanıyorlar... Bütün bunları yaparken de "halklarını aydınlatmak için demeç"ler veriyorlar. Bu "demeç"lerinde en sık duyduğumuz söz ise şu: "Bu sefer çok seviyeli bir beraberlik yaşıyorum".
       Ben de şu "seviyeli" sözcüğünü çok merak ediyorum doğrusu. Çünkü insanlar zaten hayatlarının her alanında seviyeli olmak zorundadırlar ve böyle yaşadığını bilenler de bu sözcüğü ısrarla kullanmayı düşünmezler.
       Peki acaba "ilişkimiz seviyeli" diyenlerin daha önceki ilişkileri "çok seviyesiz"di de bu mu seviyeli oluyordu? Yani daha önceki ilişkileri, "çıkar için beraber olduklarından, parası için onunla olduğundan, ilişki içinde yalan dolan, ihanet bulunduğu için, birbirlerine hakaret ettikleri, dövdükleri için, birbirlerini uyuşturucuya sürükledikleri için, birbirlerini dolandırdıklarından ötürü" mü seviyesizdi? Peki bu kez seviyeli olacaksa, o seviyesiz olanları neden yaşadılar?
       İmkanı yok anlayamıyorum bu seviyeli lafını. Tıpkı evlenmek üzere olan bir "sanatçı"nın "bundan sonra evimin kadını olacağım" demesi gibi. Daha önce nerenin kadınıydı ki?


17 Ağustos Vakfı

       "Bu deprem hiç unutulmayacak ve artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak..."
       "Bu deprem de unutulacak ve her şey yine eskisi gibi olacak."
       Sizi bilemem ama ne yazık ki ben ikincisi gibi düşünüyorum. Bunun işaretleri alınmaya başlandı bile. Ancak tek bir umudum var, bir şeyler yapabilmek için çırpınan bireyler ve bomba gibi sivil toplum örgütleri. Kurulacak olan "17 Ağustos Vakfı" da insanı umutlandıran girişimlerden biri. Vakfın öyküsü ise şöyle.
       Şifa Hastanesi Başhekimi Dr. Ömer Arıkan deprem gecesi hemen Gölcük'e koşuyor. Ve burada 48 saat içinde, 17 Ağustos Hastanesi'ni kuruyor. 2 bin gezici hizmet, 6 bin 500 poliklinik hizmete geçiriliyor. 12 bin üzerinde ilaç yardımı toplanıyor. Çocuk Psikyatri Hizmeti, rehber danışmanlığı kuruluyor. Birinci Ordu'dan iki gün içinde iki koca sahra çadırı temin ediliyor. Yine ordudan, battaniye, dört jeneratör, 17 tonluk su deposu, elektrik aksamı geliyor. Açık Radyo ve NTV aracılığıyla yapılan çağrıya Türkiye'nin ve dünyanın dört bir yanından gönüllü doktor ve sağlık personeli geliyor.
       Sivil Radyo Telsizciler Cemiyeti bir saat içinde muazzam bir anten kuruyor.
       Son gün, her şey toplandıktan sonra bile 173 hastaya bakılıyor.
       Bu sağlık hizmetleri sürerken toplanan 500 milyarlık yardımın da 300 milyarı depremzedelere geriye kalan 200 milyarı donanmaya veriliyor. Ömer Arıkan tüm yaşananların sonunda devletin inisiyatif sahibi olamadığını "ğreniyor.
       Arıkan, "Her projede kadınlar ön plandaydı, 80 doktorun 60'ı kadındı. Bursa'dan, Batman'dan, Yalova'dan, Michigan'dan, Alabama'dan Kore'den doktorlar gelmişti. Baştan aşağıya tam bir sivil örgüt harekatıydı bu, o yüzden de tam başarı sağlandı. Ekip çalışması inanılmazdı. Askeri bu olayda tanıdık. Erine kadar bireysel inisiyatif kullanıyorlardı. Yaptıklarımızı o hantal bürokrasiye karşı mücadele olarak görüyorum. Korkunç bir ortamdı. Kayıt yok. Kimin kimi sağlık adına nereye götürdüğü belli olmayan bir ortam. Bebekler de, ölüler de kaçırılabilirdi o sırada. Çünkü müthiş bir kaos vardı. Organı için bir sürü insana zarar verilebilirdi. İlk gün elimizde bir kimsesiz bebek vardı, onu getirdik hastaneye. Sonra anneannesi geldi aldı bebeği. Babası Avcılar'da mezarda çıktı, annesi 20 gün sonra toplu mezarda bulundu. Bebek ise Gölcük'teydi. Tam bir facia."
       17 Ağustos Hastanesi şimdilerde 17 Ağustos Vakfı'na dönüştürülmeye çalışılıyor. Bir çeşit AKUT projesi bu... Felaket anında sağlık yardımına koşacak bir sivil örgüt.
       Lütfen bu ismi unutmayın... 17 AĞUSTOS VAKFI...


Bu UFO'lar hep gelir bizim oralara

       Hani aleyhte konuşmuş gibi olmak istemem... Çünkü ya varsa... Ya yarın birdenbire ortaya çıkıp da camımın önüne gelip, bana da gözükürse... UFO'lardan söz ediyorum. Hani kimilerinin kesinkes inandığı, kanıtlanamamış olan ve aslında kanıtlansa yerin yerinden oynayacağı başka dünyalardaki hayat belirtisinden.
       UFO'ların gerçekliğini seyircilerine ısrarla inandırmaya çalışan bir kanal var, Kanal 6. Gerçekten kanıtlansa dünyanın birbirine gireceği bir olayı, sanki gerçekmiş gibi, üstelik bir de "görüntüleriyle" verip duruyor.
       Deprem öncesi ilginç bir habercilik örneği diye izlemiş, notlar almıştım... Geçenlerde aynı kanal yine gökyüzünde bıcır bıcır oynaşan UFO'ları görüntüleriyle yayımlayınca! notlarımı yazayım bari dedim.
       Kanal 6'daki haber spikeri, Sefaköy'de UFO gördüğünü ve bunu görüntülediğini iddia eden Sabahattin Kaval adlı vatandaşımızı yanına oturtmuş, bir yandan UFO olduğu iddia edilen görüntüler gösteriliyor, bir yandan da sohbet ediliyor.
       - Kameralarla tespit ettiğiniz uçan daireyi nasıl gördünüz?
       - Babam söyledi UFO geldi diye bizi çağırdı.
       - Nasıldı görüntüler anlatır mısınız?
       - Yuvarlaktı, altından ve üstünden ışıklar saçıyordu. Beş yüz metre yakınımıza kadar gelmişti. Herkes gördü.
       - Evet şu anda da ekranda görüyoruz, altından ve üstünden ışıklar saçıyor. Başka neler gördünüz, o fimlerdeki gibi miydi, pencereleri var mıydı? Rengi metalik miydi?
       - Pencereleri açıkça gördük. Ama karanlıkta rengini anlayamadık. Uçaktan iki kat büyüktü.
       - Sizce niye gelmişlerdi? Bir araştırma yapıyor olabilirler mi?
       - Evet, bence bir inceleme yapıyorlardı.
       - Sizi fark etmiş olabilirler mi?
       - Olabilirler. Zaten bu bir alışkanlık oldu bizim oralarda. Komşular da görüyor. Devamlı geliyor bunlar. Yenibosna'da da bir arkadaş görmüş. Yenibosna yakın ya bize. Kendi etrafında dönerek, ışıklar saçarak gidiyor. Rengi de metalik olabilir!..
       Konuşmalar aynı şeyleri tekrarla uzun uzun sürüyor. Ekranda minik bir ışıklı cisim defalarca gösteriliyor. Rengini önce fark edemediğini söyleyen adam, spikerin ısrarı sonucu metalik olduğuna karar veriyor. Spiker mi vatandaşla, vatandaş mı spikerle dalga geçiyor, herhalde sonunda bir bilim adamı çıkartılıp konuşturulacaktır diye düşünüyorsunuz. Hayır, bir UFO görünse dünyanın birbirine gireceği, belki de gerçekten yaşadığımız çağın değişeceği bu kadar önemli bir olay, büyük bir sorumsuzlukla gerçekten UFO görülmüş gibi sona eriyor ve sakince başka habere geçiliyor. Bize de yine, ekran başında saçımızı başımızı yolmak düşüyor.



Yazara E-Posta: d.asena@milliyet.com.tr