Sina Koloğlu

Sina Koloğlu

s.kologlu@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Daha çok işin yerli tarafına bakıyoruz. O sayı fazla. Ama bir de yabancısıyla birlikte hepsini gösteren bir tablo var. İnterpres’in verilerine göre, beş kanalda dokuz yabancı (Amerikan dizisi aslında) gösteriliyor kanallarımızda. Yerli ve yabancı birlikte yayınlayan kanal sayısıysa 11. Peki günde kaç dizi izlemiş oluyoruz? 63 yerli, dokuz yabancı olmak üzere toplam 72 dizi.

DİZİLERİ TUTMAYAN KANALLAR
Başta ATV olmak üzere Star ve TRT (son dönemde onlar da kaldırmaya başladılar) ‘yılın en çok dizi tüketen’ kanalları olacak gibi görünüyor. Dizileri kaldırıp ne yapıyorlar? Yerine sinema filmi veriyorlar. Ya da çekimleri bitenlerden yavaş yavaş eklemeler başlıyor...
Daha az dizi, daha titiz çalışma demek hem kanal, hem yapımcı, hem de sektör çalışanı için. Buraya doğru zorunlu bir gidiş olacak. Öyle yılda 60 dizi üretilmeyecek. Yani bir nevi ‘yedekli dizi sektörü’ diyorum buna. Prodüksiyon şirketlerine bakın. Onlarla konuşurken “Bu sene yeni bir şeyler var mı?” diye sormayı alışkanlık haline getirmişiz, onlar da ‘sıralamaya’ alışmış. İşte bu olay da bitecek.

Haberin Devamı

İKİ DÖNEM DİZİSİ, ‘MOR MENEKŞELER’ VE ‘BİR GÜNAH GİBİ’ ÜZERİNE

Serdar Akar yönetiminde Eskişehir Odunpazarı’nda çekilen ‘Mor Menekşeler’ iki bölümünü izleyiciye sundu. ‘Behzat Ç.’ nin önyargısı da olabilir, yani ‘Mutlaka iyi iş çıkarmışlardır” diye düşündürüyor. Evet, bu gözle izledim. Bunu saklamıyorum. Ama bir yere kadar zorlayabilirdim, ondan sonrası “Bu dizi hoşuma gitti mi?” sorusuna takılırdı. Öyle de oldu. Cevabım “Evet, bu iyi bir dizi” oldu.
Daha ilk bölümde bir Güven Kıraç olayı vardı. “Ben bu diziye imzamı koydum arkadaş” mesajını verdi. Ne olursa olsun TRT özel kanallar kadar ‘gaddar’ değil. Onun için dizi kendini toparlama şansını buluyor. ‘Mor Menekşeler’ konuyu önümüzdeki bölümlerde yerine oturtup kanalın iyi işlerinde biri olarak ömrünü sürdürür bence.
Gelelem bu yılın ‘yap boz tahtası’ haline gelen kanalı ATV’nin ‘Bir Günah Gibi’sine. Entrika tadını kaçırmaya başladı. Halbuki dozunu ayarlamış bir şekilde başladı. Ama dayanamadı senaryo, hemen olabilecek en zorlama ilişkilere soktu hikayeyi. Enver’in öldürülen babasının fotoğrafçı dükkanına Liz’le gelmesi ve onların ikisini Benan’ın gördüğü sahne. Senaryonun ne kadar zayıf unsurlardan medet umduğunun bir göstergesi. Sonra Aziz’le Figen’in ilişkisi. Gözü yükseklerde genç kızla ‘taze hatun’ meraklısı yaşlı adam senaryosu da acele bir şekilde devreye sokulmuş gibi...

NOT DEFTERiMDEN

TELEVİZYONLAR VE TERÖR NOTLARI
Hangi zamanda nasıl bir gelişme olduğunun küçük notları, belki de bu anlamda ayna tutar diye düşündüm...
* 15 Aralık 1993 tarihli yazımda, “Ekran yoğun bir şekilde kürt sorununu tartışıyor. ‘Çapraz Ateş’, ‘Kırmızı Koltuk’, ‘Objektif’, ‘Panorama’ (...) televizyonlar ilk defa toplumsal sorumluluklarını üstlendi” diye not düşmüşüm!
* Haziran 1999’da bir ‘32. Gün’ programıyla ilgili “Apo yargılanıyor. Alacağı ceza üç aşağı beş yukarı belli. Ama terör de can almaya devam ediyor. (...) Bazıları Apo yakalanınca iş bitti sandı. Programda durumun böyle olmadığı bir kere daha ifade edildi” diye yazmışım.
* ‘Perde Arkası’nda 90’lı yıllarda Apo’nun video görüntüleri yayınlanırdı. Ertürk Yöndem imzalı program. Dizi film gibiydi. Sadece TRT’de yayınlanırdı! 1998’de ‘Anadolu’dan Görünüm’ başlığı altında gösterilmeye devam etti. Apo’nun PKK’lı kadın teröristlerle muhabbetleri, cinsellik vs üzerine sözleri de yer almıştı!
* Le Monde gazetesinde bir haber; muhabirleri Med TV ile ilgili bir röportaj yapmış. “Cizre’de en çok bu kanal izleniyor” diye yazmış muhabir. Dağdaki görüntülerin nasıl ulaştığını da şöyle anlatmış; “Küçük kameralar Irak Kürdistan’ındaki KADEK üyelerine gönderiliyor. Onlar da çektikleri görüntüleri (operasyon vs.) kanalın Paris’teki merkezine ulaştırıyor.” Kanalın mali durum da gayet iyiymiş, yılda 15 milyon euro yardım parası dahil, geliyormuş! (13/07/2003)