SiGARA MI ÖLDÜRÜR, KAMU SPOTU MU?

Uzun zamandır ekranlarda gördüğümüz bir kamu spotu var, “Sigarayı bırakın” diyor. Halı sahada maç yapan, ormanda koşan, düğünde oynayan babalar nefes nefese kalır, kesilir ve çocukları ısrarla onları “Hadi baba!” diyerek tekrar çağırır. Dermanı kalmamış babalar da çocuklarını üzmemek için belki de son enerjileriyle tekrar ayağa kalkmaya çalışır.

Batmanlı bir dahiliye uzmanı Dr. Mehmet Fırat yetkililere başvurmuş ve bu filmdeki babaların nefes darlığı çektiğini, ısrarla hareket etmelerinin istenmesinin hayati risk taşıdığını, bu kamu spotunun insanları yanlış yönlendirdiğini belirtmiş. Yetkililer de teşekkür edip, 15 Aralık’tan itibaren yayından kaldırılacağını söylemiş. Bu kamu spotunun sonunda logosu bulunan Sağlık Bakanlığı’nın şimdiye kadar müdahale etmemesi ilginç. Yanlış kabul edildiği halde 15 gün sonra yayından kaldırılma kararı da öyle. Madem yanlış ve riskli, bundan sonra bir kere bile yayınlanmamalı.

Kamu spotları, insanları bilgilendirmek ve yönlendirmek için yapılıyor. Tabii ki bir kasıt yok, bilgisizlik ya da ihmal var belli ki. Ama yine de böylesine hayati risk taşıyan bir yönlendirme yapmasını kabul etmek mümkün değil. Bu spotları hazırlayanlar uzmanlara danışmıyor mu? Spotları onaylayan yetkililer uzman danışman şartı aramıyor mu?Yoksa kendileri bir uzman denetiminden geçirmiyor mu? Sürekli ihmallerden insanlarımızı kaybediyoruz, artık biraz daha dikkat, özen ve işin ehli insanlara yetki lütfen!

ÖZÜR DİLERİZ ERDAL TOSUN

Her ölüm erkendir, üzer ama onunki bizi kat be kat üzdü. İnsanları güldürmenin gelenek olduğu bir ailenin ferdi Erdal Tosun, hiçbir hatası, ihmali, suçu yokken bir trafik kazasına kurban gitti. Filmleri, tiyatro oyunları ve televizyon dizileriyle hep bizi güldüren bu insanların gidişi nedense başka türlü bir hüzne boğuyor. Hele de böyle kahpe ölümlerle gitmeleri.

Onu en çok ‘Bir Demet Tiyatro’daki Eyvah Necdet ve Spartaküs rolüyle rolleriyle hatırlayacağım. Güle güle Erdal Tosun, bizi çok güldürdün. Sana böbrek bulamayan, trafik kazasıyla yok yere ölümüne sebep olan bir ülkenin ferdi olarak ne kadar özür dilesek azdır!

ALADAĞ’LARA YAĞAN KAR

Haberleri izlemek her geçen gün daha da kahredici oluyor. Ekranlarda hep ölüm haberleri var ve bunların çoğu ihmaller, bilgisiz insanların yetkili olmasından kaynaklanıyor ne yazık ki. Adana Aladağ’da çocukların bir yangında ölmesi hepimizi çok derinden yaraladı. Daha da yaralayan ise bu olayın ardından televizyonlarda konuşulanlar. Kim yetkili, kim sorumlu belli değil. Herkes topu birbirine atıyor. Bu manzarayı görünce insan daha bir tedirgin oluyor, sorunlar kalıcı olarak çözülmeyecek, daha çok karşılaşacağız diye. Hayatının baharında giden çocuklarımızın, ailelerinin ve bu olayı seyreden hepimizin canı çok yandı. Artık sorumluluğu olanların da canı yanmalı!

‘TORUN İSTİYORUM’

Thomas Jonigk’in yazdığı, Kemal Aydoğan’ın yönettiği, Nazan Kesal, Caner Cindoruk, Münircan Cindoruk, Aslı Samat, Hülya Gülşen, Bülent Çolak ve Ahsen Özercan’ın oynadığı ‘Torun İstiyorum’u izledim Moda Sahnesi’nde...

Eşcinsel çocuğunu evlendirip torun sahibi olmak isteyen bir annenin hikayesiyle, aile, cinsellik, din ve ahlak gibi kurumların eleştirisini yapan bir kara komedi oyunu. Hristiyan bir topluma mensup aileyi merkezine alsa da anlattıkları evrensel bir hikaye. Birbirinden iyi oyuncu kadrosu var ama özellikle anneyi oynayan Nazan Kesal ve rahip rolündeki Bülent Çolak’ın performanslarını çok beğendim. Tempolu, komik ve cesur bir oyun.