Songül Hatısaru

Songül Hatısaru

songul.hatisaru@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Diziler artık hayatımızın vazgeçilmezi… Özellikle kadınlar dizide konunun yanı sıra dekoru, oyuncuların kıyafetlerini de izliyorlar ki bu çoklu algılama yeteneği, reklamcılara “ürün yerleştirme” alanını yarattı. Sofra ürünleriyle başladığı ticari yolculuğunda evin her alanına yönelik ürün geliştirmeye dönük bir sürece evrilen Karaca da, yelkenini ‘dizi aşkı’ rüzgarıyla şişiren markalardan oldu.

Pek çok popüler diziye sponsor olan, ürün yerleştiren ve kısa sürede piyasanın önde gelen markalarından biri olan Karaca’ya Türkiye dar gelince önce doğuya, sonra da batıya yöneldi.

Haberin Devamı

Karaca Avrupalıların evine beyaz camdan girecek

Şirket şimdiden Viyana’da üç mağazaya ulaşmış durumda. Karaca’nın ikinci kuşak patronlarından Karaca Grup CEO’su Fatih Karaca, İran, Azerbaycan gibi ülkelere girdiklerinde, buralardaki tüketicilerin, ürünlerini Türk dizilerinden tanıdıklarını gördüklerini, Avrupalı tüketicide de bilinirliği artırmak için benzer stratejiyi uygulayabileceklerini söylüyor.

Kriz eşittir fırsat

Pompeu Fabra’da eğitimini tamamladıktan sonra 2008’de, tam da krizin patlak verdiği günlerde şirketin başına geçen Fatih Karaca, televizyonla ilişkilerinin başlamasının da aynı tarihlere denk geldiğini belirtiyor. Bir, ‘kriz eşittir fırsat’ öyküsü bu:

“Şirkette canım sıkkın oturduğum bir gün iki büyük TV kanalı birden aradı. Karşıdaki ses prime time kuşağı için krizden bir gün öncesine göre 10’da bir fiyat önerdi. Bir an bile tereddüt etmeden iki teklifi de uzun vadeli olarak satın aldım. Reklamlar dönmeye başladı. Arkasından dizi sponsorlukları geldi: Öyle Bir Geçer Zaman ki, Yaprak Dökümü, Yemekteyiz… Satışlarımız adeta patladı!”

Fatih Karaca, öykünün devamını, sorularımı yanıtlayarak anlattı.

Kadınların ‘incisi’ oldu

Satışlar patladı ama durmadınız...

Aksine tam da çalışmanın başladığı noktaydı artık benim için. Artan satışlarla şirket içinde aileye kendimi kabul ettirmem ile birlikte yol haritasını hayata geçirmeye başladım. Önce o dönem her ay bir yenisi açılan AVM’lerde perakende mağazaları açtık. Markalaşmanın sadece reklam değil kurumsal dönüşüm ile gerçekleşeceğinin de farkındaydım.

Haberin Devamı

Kurum stratejisini belirlemek için dünyanın en önemli danışmanlık şirketi McKinsey ile çalışmaya başladık. Karaca pazarlama stratejisinin merkezinde “Paylaşacağımız Çok Şey Var” marka özümüz var. Arkasından geniş bir etnografik araştırma yaptırdık. Binlerce kadınla görüşüldü. Buradan çıkan sonuçla inciden sofra takımı ürettik. Bu segmentin toplam satışlar içindeki
payı yüzde 50’ye ulaştı.

15 ülkede 30 mağaza

Şimdi hedef ne?

Yurtiçinin dinamikleri bir yere kadar. Şimdi hedef yurtdışı. Belçika, Almanya’da, Avusturya’da mağazalar açtık. Bakü’de beş, İran’da dört, Suudi Arabistan’da üç, Özbekistan ve Viyana’da üçer mağazamız var. Nahçıvan, Beyrut, Tiflis, İngiltere, Kuveyt, Rusya, Kuveyt’te de mağaza açtık.

Yurtdışında nasıl bir strateji ile büyüyeceksiniz?

İran, Azerbaycan ve Suudi Arabistan’da mağaza açmamız çok kolay oldu. Buralara gittiğimizde bizi zaten tanıdıklarını gördük. Dizi sponsorlukları, ürün yerleştirmelerimizin buralarda da markayı tanıttığını gördük.

Haberin Devamı

Özellikle Avrupa pazarından benzer stratejiyi uygulayacağız. Belli bir mağaza sayısına ulaştıktan sonra bilboardlara ilanlar verirken, o ülkelerde özellikle kadın tüketicinin izlediği dizilere ürün yerleştirme yapmayı planlıyoruz. 1973 yılından günümüze sofra, mutfak ve ev tekstili sektöründe hizmet veriyoruz. Karaca Grup bünyesinde; Karaca, Karaca Home, Emsan, Jumbo ve Cook Plus var. 269 mağazamız ve 2.500’ün üzerinde satış noktamız bulunuyor. 2014’te başlayan yurtdışı hikâyemize bugün 15 ülkede 30 mağaza ile devam ediyoruz.

‘Kadın ile inci arasında duygusal bir bağ var’

Bu fikir nasıl ortaya çıktı?

230 senedir yemek takımlarında markaların form, desen ve renk ile farklılaşmaya çalıştıklarını fakat materyal ile farklılaşamadıklarını gördük. Yaptırdığımız araştırmada satın alma motivasyonunun sağlık, doğallık, zarafet ve değerli görünüm olduğu çıktı. Materyal kendini belli etmişti. Okyanustan çıkan en doğal ve tek mücevher inciydi. Vermeer ‘İnci Küpeli Kız’, Boticelli ‘Venüs’ tabloları ile inci zarafetin simgesi haline gelmiş, Coco Chanel ile birlikte de bu zarafet kitlelere ulaşmıştı. Kadın ile inci arasında duygusal bir bağ da vardı.

İnci takımları evlilik sırasında kadının birinci derece akrabaları geline takıyordu. İnci ile yemek takımı yapmaya karar verdik. 4.5 sene süren çalışma, 50’nin üzerinde yurtdışı seyahati ve binin üzerinde sample sonrası gerçek incilerden yapılmış ‘Fine Pearl’ inovasyonunu tüketicilerimizle buluşturmayı başardık.

Japonya’da Çağlayan rüzgarı

Uzakdoğu peki?

Soruyu şirketin pazarlama direktörü Galip Bağcı yanıtladı: Dünyaca ünlü tasarımcılar ile işbirliği yapmaya başladık. Yılın İngiliz Tasarımcısı Ödülü’nü iki kez kazanan, tasarımın geleceğini belirleyecek 20 kişi arasında gösterilen ve ‘dahi’ olarak anılan Hüseyin Çağlayan bizim için özel bir sofra koleksiyonu hazırladı. Japonya pazarına onun koleksiyonuyla gireceğiz.

Karaca Avrupalıların evine beyaz camdan girecek

Sertab, telomerlerini uzatıyor!

Ab-ı hayat gerçek mi oluyor! İnsanın uzun ömrü sağlıklı yaşaması için son yıllarda yapılan çalışmalar hızlandı. En önemli çalışmalardan birisi 2009 yılında Nobel Tıp Ödülü’nü de kazanan Telomer bilimi. Telomer biyolojisi, DNA’daki şifrelere göre bireylerin biyolojik yaşını geriye alarak gençleştirmeyi hedefleyen yeni bir sağlık anlayışını getiriyor

Çalışmaları, geçen hafta Four Seasons Bosphorus’ta yapılan basın toplantısında Dr. Ali Fuat Aytekin anlattı:

“Bu terapilerle biyolojik yaşınızı geri alabilirsiniz. Telomerler, DNA’nın taşımış olduğu genetik bilgiyi koruyan ve DNA’nın uçlarında yer alan koruyucu parçacıklar. Hücrenin kendisini yenilemesi sırasında doğal olarak ve ayrıca olumsuz yaşam alışkanlıklarımız ile daha da kısalan telomerler, hücre için tıpkı bir zaman sayacı gibi davranır. Telomerler kısaldıkça hücreler giderek yaşlanır. Hatta son bilimsel yayınlar yaşlılık ile bağlantılı kalp-damar rahatsızlıkları, eklem sorunları, kanser ve alzheimer gibi hastalıkların doğrudan, normalden daha hızlı kısalan telomerlerle ilişkili olduğunu gösteriyor.”

Yaşlanmada etkili

Özetle, “Telomerin kısalması, yaşlanma sürecinde rol oynuyor, telomeri uzatmak ise süreci tersine döndürüyor” diyor Dr. Ali Fuat Aytekin. Bu bilimsel açıklaması… Bir de tecrübe örneği vardı toplantıda: Sertab Erener. O da deneyimlerini şöyle anlattı:

“İki yıl önce Dr. Ali Fuat ile tanıştım ve önerdiği anti-aging tedavileri uygulamaya başladım. Başladığım günden bugüne biyolojik yaşımın 3 yıl gençleştiğini de telomer analist testi sonuçları bize gösterdi. Yaşla birlikte başlayan yakın görme problemim geriledi, şu an gözlüksüz kitap okuyabiliyorum. Eskisine göre günlük enerjimin çok üstünde enerjiye sahibim. Çok daha iyi uyuyabildiğimi gözlemledim. Yorgun kalkmadığımı fark ettim. Cildime her zaman iyi bakardım ama cildimdeki sıkılaşma ve canlılığın da farkındayım. Tedaviye halen devam ediyorum, yeni kan örneğimi verdim ve sonucunda çıkacak biyolojik yaşımı merakla bekliyorum.”