Şükrü Andaç

Şükrü Andaç

sukru.andac@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

İşin başına genç yaşta geçti. “Çok çalışmak” tartışmasız en iddialı yanıydı.

Bir başka iddiası daha vardı; büyümek, büyürken de hep ilklerin altına imza atmak. Girdiği işlerde de bunu başardı.

2012 yılıyla birlikte Milliyet’in yönetimi işadamı Erdoğan Demirören’in başında bulunduğu Demirören Holding’e geçti. “Geçmişte çok ortaklıklarım ve ayrılıklarım oldu” dediği medyada bu kez Milliyet ve Vatan gazetelerinin sahibiydi.

O tarihten bu yana Erdoğan Bey ile birçok kez birlikte oldum. Demirören Holding’in merkezi olan Şişhane’deki binada başta iş ve siyaset dünyasıyla ilgili olmak üzere görüşlerini dinledim. Fikirlere açıktı. Her bir sözü bizler için ders niteliğindeydi.

Haberin Devamı

Hep istikrar isterdi

Türkiye için “sanayinin” ve “üretimin” vazgeçilmez olduğunu söylerdi. “Yatırım” ise Erdoğan Bey için vazgeçilmez bir tutkuydu. Çok kez duymuşumdur şu sözleri; “Dolar indi, borsa çıktı. Bırakalım bunları şimdi Şükrü Bey. İşler nasıl gidiyor, asıl önemli olan bu. Söyle bakalım ne diyor iş alemi, yatırım yapıyor mu?”

Türkiye’nin geleceği için sanayi kadar tarıma da ağırlık verilmesi gerektiğinin ısrarla altını çizerdi.

Hatta bunun için büyük arazilerde yatırım planları yapardı. Bu alanın hep ihmal edildiğini düşünürdü.

Siyasette ise istikrarın Türkiye ve iş alemi için hep en iyisi olduğunu söylerdi. Koalisyon değil tek parti yönetimlerinin ülkenin hayrına dokunacağı görüşünü savunurdu.

Milliyetçiydi, Türkiye onun için vazgeçilmezdi. “Ülkem için yapmayacağım şey yok” derdi.

‘45 yıllık arkadaşım’

Erdoğan Bey iyi yaşamayı bilirdi. Meraklı, kültürlü ve donanımlı bir işadamıydı. Türk iş dünyasının önde gelen isimleriyle yakın dostlukları vardı. Vefatının ardından en yakın dostlarından biri olan işadamı Mustafa Özkan’ı telefonla aradığımda çok üzgündü; şunları söyledi: “O benim 45 senelik arkadaşımdı. Yıllarca hep aynı yerlerde dolaştık, hep aynı havayı soluduk. Eşi bulunmaz biriydi. Canım gibi sevdiğim bir insandı. Ülkemiz çok büyük bir işadamını kaybetti.”

“Peki işadamı Erdoğan Bey nasıl biriydi?”

Yine Mustafa Özkan’dan dinleyelim;

Haberin Devamı

“Dişiyle tırnağıyla bu noktaya gelmiş bir insandı. İşkolikti... Gece gündüz demezdi, işiyle yaşardı. Hatta 48 saatlik işi 24 saate sığdırmaya çalışırdı. İş, iş, iş, iş. Hayatı işti. Kimseyle düşman değildi. Kimseye kötülük yapmadı. Kendisine kötülük yapanları bile affetmiştir. Çok sıkıntılar çekti, tam rahat edeceği sırada bu oldu. Allah geride kalanlara sabır versin. Başımız sağolsun.”