Şükrü Andaç

Şükrü Andaç

sukru.andac@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Teknolojinin son yıllarda hızlı gelişmesi, bilginin anlık paylaşımının önünün açılması, coğrafyalar arasındaki sınırların, bariyerlerin internet, bilgisayar ve cep telefonu gibi yollarla ortadan kalkıyor olması, dünyada gerçekten de dengeleri değiştirmeye başladı.

Bugüne kadar, doğduğu, büyüdüğü ülkenin şartlarında hayatını bir noktadan yukarıya taşımaya uğraşanlar, Batı’daki zenginliğin teknoloji yoluyla gözlerine sokulmasının ardından şu soruları sıklıkla sorar oldu: “Neden ben burada açlık çekiyorum da onlar orada keyif içinde?”

Haberin Devamı

Hatırlayalım, ülkelerindeki savaştan kaçan Suriyeliler ile açlıkla boğuşan Afrikalıların çoluk çocuk demeden, hayatları pahasına, el ele vererek çıktıkları büyük Avrupa yürüyüşünün üzerinden çok zaman geçmedi. Bu ölümüne seferin sonu hâlâ da gelmiş değil.

Kavimler Göçü mü?

Yürüyüşün başlangıç günlerinde şunu düşünmüştüm... Bu yeni nesil bir Kavimler Göçü olabilir mi?

Bu olaylar, ABD’nin birkaç yıl öncesinde bastırdığı ‘yüzde 1’e karşı, yüzde 99’un isyanı’nın Avrupa’ya sıçrayan bir yansıması mıydı?

Ülkemize çok yakın yaşanan Arap Baharı olaylarında, mevcut adaletsiz gelir paylaşımının etkisi hiç mi yoktu?

Dün Antalya’daki G20 zirvesinde adeta G20’nin Justin Bieber’ı gibi onlarca işkadınıyla ‘selfie’ çektiren yeni Kanada Başbakanı Justin Trudeau, başa geçerken hiç bunları kafasına takmış mıydı?

Ayakta alkışlanmalıydı

Tam bunları düşünürken, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın aralarında yerli yabancı birçok milyar dolarlık patronun olduğu salonda yaptığı “Biraz az kazanın, işçinizle paylaşın” çıkışı, acaba neden çok alkış bulmadı...

Salona o an baktığımda sadece işadamı Ferit Şahenk’in değil, tüm patronların dünyanın duyacağı bir ses çıkarmak için, üstelik ayağa kalkarak alkışlaması Türkiye’ye yakışmaz mıydı!

Tayyip Erdoğan’ın yatırım ve büyüme politikalarına açık destek veren patronların, kazandıkları ve kâr hanesine attıkları değerleri paylaşmasının önünde acaba çok mu engel var?

Sorular muhtelif...

Ama yanıt şimdilerde net gibi...

Tartışmayı “Öbür dünyaya mı götüreceksiniz?” eksenine çekmeden, bu işin bir değerler zincirini yaratarak globalleşmenin yeniden şekillenmesini sağlamak lazım. Yoksa sonumuz malum!

Haberin Devamı

Tayyip Erdoğan’ın “1300 liralık asgari ücretten” yola çıkarak bu noktaya gelmesi, birçok çevrede politik bir duruş olarak değerlendirilebilir ancak kapitalizm, fırsatçılık, kıskançlık kelimelerinin birbirinden uzaklaşması için en azından bir çıkış olarak görülmeli.

Bu noktada “Fakiri tahrik etmeyin” söylemi de, bir tehdit, korkutma aracı olarak değil, “yeni dünya düzenine ihtiyaç var” ekseninde karşılık bulmalı.

ZİRVEDEN NOTLAR

-Güvenlik, ABD Başkanı Barack Obama’nın şehre inişiyle birlikte daha bir sıkı hal aldı. Gökyüzündeki helikopterleri saymak neredeyse imkânsızdı. Karada ilerlemek ise pek mümkün olmadı. ‘Herkes ilk gidebildiği noktada günü tamamladı’ dersek yanlış olmaz. Çünkü bir yerden diğer noktalara geçişlerde sıkı güvenlik kuralları uygulandı.

-Dünkü zirve, Türk iş cephesi tarafında Güler Sabancı, Ali Koç, Tuncay Özilhan, Ferit Şahenk, Hüsnü Özyeğin, Muhtar Kent gibi isimleri yan yana getirirken, salonda Merkez Bankası Başkanı Erdem Başçı’ya özel ilgi vardı. ‘İlgi ligi’ yaparsak, elbette kendisi bir Kanada Başbakanı değildi ama onun da keyfi yerindeydi, yüzünden gülümseme eksik olmadı.

Haberin Devamı

-Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın işçi dostu konuşmaları ve “paylaşın” temalı çıkışı sırasında salonda yanımda oturan 2 işadamının birbirlerine dönerek “Bak sana söylüyor, yok sana da... Hayırlısı...” sözleri, duyulmaya, görülmeye değerdi.

-Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın konuşması sırasında birçok farklı dil için tercüme vardı. Ön sırada oturan IMF Başkanı Christine Lagarde’ın kulaklığı yanına bırakarak Erdoğan’ı dinlemesi dikkat çekti!