Şükrü Andaç

Şükrü Andaç

sukru.andac@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Paranın Yüzyılı

Taksim Meydanı, Nazmi Ziya

Türkiye’nin en ünlü antika ve müzayede evlerinden Portakal Sanat ve Kültür Evi 100. yılını kutluyor. Bir çırpıda yazılıveren bu cümle aslında dört kuşağın emeğini ve Türkiye’nin 100 yıllık zorlu tarihinde ayakta kalabilmeyi başaran bir sanat kurumunun zor erişilir başarısını anlatıyor.
Raffi Portakal, bu zor elde edilen başarıyı sanat ve müzayede dünyasıyla ilgili dört kitap çıkararak kutluyor. Edhem Eldem’in hazırladığı “Osman Hamdi Bey-İzlenimler 1869-1885’, ünlü antikacı Duveen’in hayatını anlatan “Antikacıların Piri” ve Vollard’ın “Bir Tablo Satıcısının Anıları”.

Yeni zenginleşen Türkiye
Bir de Raffi Portakal’ın Enis Batur tarafından hazırlanan “Portakal’ın Yüzyılı” nehir söyleşi var ki sadece sanat ve antika meraklılarının değil, ekonomi dünyasının da ilgisini çekecek nitelikte.
Raffi Portakal bu kitapta, dedesi Yervant Bey’in 1914 yılında girdiği müzayede işinin dört kuşaktır devam eden hikayesini renkli detaylarla anlatmış. Anlatılan sadece Portakal ailesinin hikayesi değil, paranın el değiştirmesinin ve yeni zenginleşen Türkiye’de ortaya çıkan ailelerin öyküsü.
Yervant Bey’in 1921’de gerçekleşen Osmanlı ailesinden Prens Burhaneddin Efendi’nin eşyaları müzayedesi sadece bir başlangıç. Osmanlı hanım sultanları başta olmak üzere Osmanlı kaymak tabakasının nice antikaları Portakal’lar eliyle satılıyor.
Vefat eden kişilerin evinde düzenlenen ‘ev müzayedeleriyle’ tüm eşyalar tek bir oturumda satılıyor. Paranın el değiştirmeye başlamasıyla eşyalar da el değiştiriyor.

Haberin Devamı

Atlı Köşk ve geyik heykeli!
Kimler yok ki, Portakal’ın elinin değdiği ünlü koleksiyonerler Şevket Rado, Halil Bezmen, Ali Koçman değerli koleksiyonlarını Portakal aracılığı ile satıyor. Şimdi paha biçilemeyen Osman Hamdi eserleri son derece düşük fiyatlara satılıyor, günümüzde adı milyon dolarlarla anılan hatlar zor alıcı buluyor.
Koç ve Sabancı aileleri sadece iş dünyasında değil, Portakal müzayedelerinde birbiriyle mücadele ediyor, kıran kırana fiyat artırıyorlar. Bugün Sakıp Sabancı Müzesi’ne adını veren Atlı Köşk heykeli ile Divan Oteli’nin önündeki geyik heykelinin, aynı müzayedede Hacı Ömer Sabancı ve Vehbi Koç tarafından alınması hikayesi oldukça ilgi çekici.
Raffi Bey’in uzun zaman danışmanlığını yaptığı Sakıp Sabancı, anılarda önemli bir yer tutuyor. Sıfırdan başlayan hat koleksiyonu kısa zamanda dünya çapında bir koleksiyona ulaşıyor ve New York’taki Metropolitan Müzesi başta olmak üzere dünyanın pek çok önemli müzesinde sergileniyor. Raffi Bey, “Psikiyatrlar ve avukatlar gibi, antikacı da özel bilgilerini sonsuza dek saklar” diyerek, birçok önemli nota kitapta yer vermemiş, bazı konuların ucunu açık bırakmış olsa da, bu eser döneme ışık tutması adına etkileyici bir çalışma.
“Portakal’ın Yüzyılı” hem Türk sanat dünyasına hem de ekonomi dünyasına farklı ve içten bir bakış sağlıyor. Sanat ve antikanın her zaman iyi bir yatırım olduğunu savunan Portakal’ın öyküsü yeni yüzyılda da yazılmaya devam edecek.

Haberin Devamı

Sakıp Bey’in Joe ile John’u
Raffi Portakal, yayımlanan kitapta merhum Sakıp Sabancı ile ilgili anılarına da sıklıkla yer veriyor:
“Sakıp Bey’le kıran kırana pazarlık yaparak tablo almaya başladık. Bu arada çok iyi dost olduk... Başından geçen öyle hikayeler anlatıyor ki... Kendisiyle dalga geçmekten, eski şişmanlığıyla alay etmekten imtina etmiyor. Eskiden göbeğine isim takmış: Joe ile John.
Uçakta, yanında mızmız bir Amerikalı kadın oturuyormuş. “Biraz camdan bakar mısınız” demiş kadına.
“Tam o sırada kadının önündeki tatlılardan iki tanesini yuttum” diyor.
Kadın sormuş tabii: “Ne oldu bizim tatlılar?”
“Joe ile John gelip aldı.”
“Kim bunlar?” demiş kadın.
Sakıp Bey, göbeğini göstermiş, “Ben tanıyorum, buradalar.”