Demet Akalın’ın evlilik reality’sini ve ‘bilmemkimle evlilik’ adlı programları bir kenara bırakıp; Evcilik Oyunu’na daha bir dikkatli bakmak lazım. Sanıyorum rating’le ilgili kaygılarla işin içine biraz kavga, biraz daha entrika girmesi için uğraşıyorlar

Haberin Devamı

KAMBER BEY VE EVCiLiK OYUNLARI


Demet Akalın’ın evlilik reality’sini ve ‘bilmemkimle evlilik’ adlı programları bir kenara bırakıp; Evcilik Oyunu’na daha bir dikkatli bakmak lazım. Sanıyorum rating’le ilgili kaygılarla işin içine biraz kavga, biraz daha entrika girmesi için uğraşıyorlar



Yaz gelince İstanbul’da davetli olduğumuz düğün sayısı arttı. Hemen her düğünde Kamber Bey tiplemesi geliyor aklıma. Hatırlayanlar olacaktır; Devekuşu Kabare zamanında Metin Akpınar’ın yarattığı bir karakter vardı. Ne kız ne de erkek tarafının tanıdığı; her iki tarafın da “Diğer tarafın akrabasıdır, ses çıkartmayalım” dediği bir davetsiz misafir. Kamber Bey’in pardösüsünün içine iğnelenmiş onlarca düğün davetiyesi vardır. Sıradan ziyaret eder bütün düğünleri; hepsinde herkesten daha çok eğlenir.
Evlendirme programları başladığında geçici bir format hevesi sanmıştım. Ama sonra gördüm ki aslında evlendirme programı başlığı altında, yine o birilerinin hayatını izleme programları geri dönüyor.
Aslında; Demet Akalın’ın evlilik reality’sini ve ‘bilmemkimle evlilik’ adlı programları bir kenara bırakıp; Evcilik Oyunu’na daha bir dikkatli bakmak lazım.
Bir oyun olduğunun altı çizilerek başlayan bir format. Sanıyorum rating’le ilgili kaygılarla işin içine biraz kavga, biraz daha entrika girmesi için de uğraşıyorlar günden güne dozunu artırarak.
Tüm bu televizyon atraksiyonları devam ederken bir şey net biçimde dikkatimi çekti; insanların tıpkı gerçek evlilik hayatında olduğu gibi bir süre sonra sinirleri bozulabiliyor. Bir oyun gibi görüp, kameraya oynadığın şey seni içine çekiyor ve zaaflarını gösterebiliyorsun. Bu durum, programın ilk zamanlarındaki ergen müsameresi durumundan daha iyi bir şey televizyonculuk açısından. Ama öte taraftan, programın söylenene göre tek gerçek çifti olan Yıldız ve Sertaç’ı izleyin lütfen. Sertaç Beyefendi’nin senaryo gereği olan ve kavga çıkartması gereken kimi durumlarda nasıl gerçekten sinirlenip kendini kaybettiğini görün. Hepimiz biliyoruz ki oradaki herhangi bir karakterin oyunculuğu bu kadar ‘gerçek’ hissettirmeye yetmez.
En son partnerine “Şu aptal ışığı biraz olsun unutur musun?” dedi Sertaç. Sonra programı çekmeye çalışan; haftalardır kendileriyle yaşayan kameraman arkadaşların üzerine yürüdü ve “Görmüyor musunuz bu gerçek, çekmeyin” dedi. ‘Aptal ışık’ dediği kameranın ışığı; ‘çekmeyin’ dediği de içinde bulunduğu program...
Sanki bu programları izlemek yerine Kamber Bey olup düğün düğün dolaşmak daha samimi bir davranış olacak benim için de...

Ortaçgil’in 40 yılı
Doğru bildiğinizi yaparken zorlandığınız oldu mu? Bu nedenle anlaşılmadığınız, parasız kaldığınız, eski kafalılıkla suçlandığınız? Hiçbiri olmadı mı? O zaman doğru bildiklerinizi gözden geçirmenizi tavsiye ederim. Bülent Ortaçgil’in başına 40 yıllık müzik hayatı boyunca bu dediklerimin hepsi geldi.
Bugün birçok sevdiğimiz müzisyenin Bülent Ortaçgil’e ne kadar öykündüğünü biliyoruz. Ama şunu da biliyoruz ki yeri dolacak bir adam değil. Sadece duruşu ve şarkılarıyla birçok dinleyicisine, müzisyene ışık saçtığı için bile saygıyı hak eden bu adamın, bu ülkede 40’ıncı Yıl Özel Konseri veriyor olması bile umutlanmak için güzel bir sebep...
O gün sahnede yalnız olmayacak elbette Ortaçgil. Başta Erkan Oğur ve Gürol Ağırbaş olmak üzere; Akın Eldes, Fuat Güner, Serhat Ersöz, Birsen Tezer, Bulutsuzluk Özlemi, Candan Erçetin, Zuhal Olcay, Ezginin Günlüğü, Feridun Düzağaç, Gündoğarken, Levent Yüksel, Mirkelam, Mor ve Ötesi, Yaşar ve Jehan Barbur da; bu güzel 40 yıla şapka çıkartmak için Cemil Topuzlu Açıkhava Sahnesi’nde olacaklar.
Ne zaman? 21 Temmuz akşamı. Niye erkenden yazdım? Çünkü biletler tükenmeden alın istiyorum.


10 maddede dumansız hava
1) Eskiden İstanbul’un vapur iskelelerindeki Yeşilay afişlerine çok gülerdik; “Bir gram nikotin bir ineği dört dakikada öldürüyor” gibi şeyler yazardı.
2) Ne kadar kısa bir süre önce her yer dumanlı hava sahasıydı hatırlıyor musunuz?
3) Bazı mekanlarda hala fosur fosur sigara içiliyor.
4) Taksici sigara içiyorsa takside de içilebiliyor.
5) Kahvehanelerde de içilecek belki. Kahvehanelerde sigara yasağının Anayasa’ya aykırı olduğuna karar verdi Danıştay.
6) Sigara ve Sağlık Ulusal Komitesi; “Sigara içilen yerlerdeki dumanın hiçbir teknolojiyle arındırılması mümkün değildir” diyor.
7) İş iyi bir havalandırmayla çözülemiyorsa sigara içilen ve içilmeyen bölümlerin ayrılması için gereken standartların belirlenmesi neden mümkün değil?
8) Sigara içilebilen mekanlarla ilgili standartların belirlenip, ‘sigara içilebilen mekan ruhsatı’ verilmesi neden mümkün değil?
9) Sigara içenlerin içmeyenleri dumanıyla zehirlemesi kabul edilemez ama sigara içenlerin bir araya gelip sigara içilebilen bir mekana gitmesi ve orada sigara içmesi neden mümkün değil?
10) Gönül isterdi ki kimse sigara içmesin ama kazın ayağı öyle değil.