Tolga Şardan

Tolga Şardan

tsardan@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Cumhur-başkanı Erdoğan, anayasa değişikliğinin sonucu olarak, 998 gün sonra emaneti devraldı ve ikinci kez AK Parti Genel Başkanlığı koltuğuna oturdu.
Ankara Arena Spor Salonu’ndaki 3. Olağanüstü Genel Kurul çalışmaları için polis karadan ve havadan olağanüstü güvenlik önlemleri aldı.
Salonun atmosferi yerindeydi.
Otobüslerle Ankara’ya gelen binlerce AK Partili, ilk dakikalardan itibaren, yeniden partinin başına geçen Erdoğan’a sloganlarla destek verdi.
Tribünlerde “Yeni Atılım Dönemi” olarak adlandırılan yeni süreci anlatan posterler asıldı.
Salona eşleriyle birlikte gelen Erdoğan ve Başbakan Yıldırım, siyasi tarihimize belki de ilk kez “Cumhurbaşkanı-Başbakan” sıfatlarını da taşırken, birlikte Ak Partili tribünleri selamladı.
Erdoğan ve Yıldırım, birbirleri için “Yol arkadaşım” ifadesini kullandı.
Genel kurul çalışmalarından hemen önce Erdoğan’ın 16 yıllık AK Parti dönemini anlatan sinevizyon gösterisinde eski Başbakan Ahmet Davutoğlu neredeyse hiç yer almazken, Binali Yıldırım’a geniş yer verilmesi dikkati çekti.
Sıcak yazın sinyalleri
Erdoğan, emaneti bıraktığı salonda bu kez AK Parti Genel Başkan adayı olarak konuştu.
Birkaç farklı açıdan bu yazın AK Parti için “sıcak geçeceği” sinyallerini verdi.
Konuşmasında “Kim dönerse dönsün, biz bu yoldan dönmeyeceğiz” diyerek AK Parti ile yol ayrımına gidenlere mesaj veren Erdoğan, PKK ve FETÖ konusunda sert değerlendirmeler yaptı.
FETÖ’le ilgili değerlendirmesinde, “Herkesi, ucu en yakınlarımıza dokunsa bile bu mücadeleye destek vermeye davet ediyorum. Avukatlar aracılığıyla yürütülen kirli pazarlıklarla, göz boyamaya yönelik itirafçılık oyunlarıyla bu mücadelenin sulandırılmasına izin vermeyeceğiz. FETÖ ile mücadelenin sürdürülmesi şarttır. Önümüzdeki dönemde çok daha hassas, dikkatli aynı zamanda çok daha kararlı bir mücadele yürütülmesini temin edeceğiz” dedi.
Erdoğan bu sözleriyle özellikle son dönemde FETÖ’yle mücadelede kamuoyunda olumsuz algı yaratan bazı uygulamaları hedef aldı.
PKK ile mücadele konusunda ise Erdoğan, beklentinin aksine yeni bir çözüm sürecinin başlayacağına yönelik ipuçları vermedi.
Erdoğan, “Türkiye’de başaramadıkları ihaneti komşu ülkelerde hayata geçirmenin çabası içerisinde olanların heveslerini inşallah oralarda da kursaklarında bırakacağız. Evet, şu anda inlerine girdik, giriyoruz. Bundan sonraki süreç tamamıyla bunları yok etme sürecidir. Örgütü çok daha zor günler bekliyor” dedi.
Erdoğan, hazırlanan yeni MKYK listesinde çözüm süreci kapsamında Dolmabahçe Toplantısı’nda yer alan Efkan Ala’nın yanı sıra Kahramanmaraş milletvekili Mahir Ünal’a yer verdi ama son bir yılda PKK’ya yönelik “şahin” mücadeleyi yürüten İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’yu da MKYK’da tuttu.
Parti kadroları hedefte
Erdoğan’ın verdiği başka bir sinyal ise partinin teşkilatlanmasında yaşanacak değişim oldu.
Yapılan tüzük değişikliğiyle özellikle partinin taşra yapısı üzerinde “operasyonel” yetkilere sahip olan MKYK’nın alacağı kararlarla il ve ilçe başkanlıklarının yanı sıra AK Parti çatısı altında siyaset yapmak isteyenlere yeni kriterler getirilecek.
“Bu yıl sonuna kadar hedefimiz teşkilatlarımızda ciddi bir yenileşmeye gitmektir. İl, ilçe, belde teşkilatlarımızda süratle yenilenmeye gideceğiz” diyen Erdoğan, konuşmasında 2019’daki seçimleri hedef gösterdi.
Altı aylık yeni yol haritasının çıkarılıp uygulanacağını anlatan Erdoğan, AK Parti Genel Başkanı olarak 2019’a yepyeni bir kadro ve vizyonla hazırlık yapılacağını vurguladı.
Kongrede dikkat çeken bir konu ise divan başkanlığı görevlendirmesi oldu.
Çoğunlukla Bekir Bozdağ’ın divan başkanı olmasına karşın bu kez partinin 2. ismi Hayati Yazıcı divan başkanıydı.
Kulislerde, Erdoğan’ın partinin başına geçmesiyle 3. adam konumuna gerileyecek olan Yazıcı’ya böylece jest yapıldığı ifade edildi.
MKYK’da ise Erdoğan, Yıldırım ve Davutoğlu’nun tüm ekibini tasfiye etti.
Mevcut kabineden Veysi Kaynak ile Mehmet Müezzinoğlu ve partinin önde gelen bazı isimleri liste dışı kaldı.
Kongrede yaşananlar ve parti yönetim organlarına yapılan seçimler, Erdoğan’ın konuşmasındaki dikkat çekici o ifadenin karşılığı gibiydi:
“Nerede kalmıştık?”