Tolga Şardan

Tolga Şardan

tsardan@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Yasadışı telefon dinlemelerine yönelik Gölbaşı Cumhuriyet Başsavcılığı’nca başlatılan adli soruşturmanın adresi, Türkiye’de telefon dinleme iş ve işlemlerinin tek elden yürütüldüğü Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı (TİB) oldu.
Hükümetin, yasadışı telefon dinlemelerini önlemek amacıyla kurduğu TİB’in, gelinen noktada “gerçek bir yasadışı telefon dinleme üssü” olduğu ortaya çıkarıldı.
Kurumda kullanılan bin 300 dolayındaki “server”ın yaptığı milyarlarca işlemin ve binlerce kilometreyi bulan “kablolama”ların ucunu bulamayan uzmanların verdiği raporlar doğrultusunda TİB’in “sırlarıyla gömülmesi” kararının hükümetçe tartışıldığını Milliyet kamuoyuna duyurmuştu.
Bu idari yaklaşımın yanı sıra Gölbaşı Cumhuriyet Başsavcılığı’nca yürütülen adli soruşturma çerçevesinde eski TİB çalışanlarına yönelik önemli bir operasyon için düğmeye basıldı.
Çelik kasadaki imajlar
Operasyon dosyasında yer alan en önemli belgelerden birisi hiç kuşku yok ki bilirkişilerin hazırladığı özel değerlendirme raporu oldu.
Sekiz kişilik bilirkişi heyetinin hazırladığı raporda özellikle devletin üst düzey isimlerinin kullandığı 1. nesil ve 2. nesil kriptolu cep telefonlarının dinlenmesiyle ilgili somut veriler yer aldı.
TİB’in yeni yönetimince, eski bilgilerin kaçırılmasını önlemek amacıyla harddisklerde imaj tespiti yaptırmıştı. Bilirkişiler bu diskleri incelemeye aldı. Öyle ki bu imaj diskleri, başlarına bir şey gelmemesi için bilirkişilere tahsis edilen B 540 numaralı çalışma odasındaki özel çelik kasada saklandı.
Ayrıca çelik kasa, TİB tarafından bilirkişilerin çalışma odasına yerleştirilen ve sürekli kayıt yapan bir kameranın önüne konuldu. Böylelikle imaj disklerinin kasadan kim tarafından, ne zaman alındığı ve tekrar yerine konulduğu kayıt altına alındı.
Bilirkişiler, TİB’le ilgili önemli bir gerçeği de gün ışığına çıkardı. İncelemelerde, TİB’in telefon dinlemelerinin kolluk kuvvetlerine ulaştırılması dışında istihbarat birimlerine “dinleme alt yapısı” hizmeti verdiği anlaşıldı.
Bu durumu açıklamak gerekirse TİB, normalde sadece mahkemelerin dinleme kararlarını denetlemekle yükümlü. Ama anlaşıldı ki “ses dosyalarını telefon operatörü firmalardan doğrudan istihbarat kurumlarına işlem yapılmadan iletilmesini” gerçekleştiriyor. Ses dosyaları, istihbarat çalışması yapan kurumların kendi sunucularına düşüyor.
Israrlı araştırma
Ortaya çıkan yasadışı telefon dinleme iddiaları kapsamında başta dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan olmak üzere kabine üyeleri ve üst düzey devlet yöneticilerinin kullandığı “kriptolu telefonların” dinlenip dinlenmediğini araştıran bilirkişiler, 1. nesil ve 2. nesil kriptolu cep telefonlarının IMEI numaralarının izini sürdü.
Yaklaşık 50 petabyte verinin yer aldığı “bilgi okyanusunda bir kaya parçasını arayan” bilirkişiler, 2008’den beri tutulan verilerde 1. nesil kriptolu cep telefonlarına ait 934 IMEI numarasından 7’siyle ilgili 27 kez işlem yapıldığını belirledi. 2. nesil kriptolu cep telefonlarına ait 161 IMEI numarasından ise 76’sı için 304 kez ayrı işlem yapıldığını tespit eden bilirkişiler, veri tabanında tarih bilgilerine ulaşılamadığı için IMEI’lerin hangi tarihte girildiğini belirleyemedi. Bu nedenle yasal dinlemelerin veri tabanı ile kontrol edilmesi olanağı yaratılamadı.
Kriptolu cep telefonlarıyla ilgili veri tabanından sağlıklı bilgilere ulaşamayan bilirkişiler, bu kez farklı bir yöntem kullandı.
Bilişim uzmanı bilirkişiler, TİB’deki iş akışı içinde kullanılan Kanuni Dinleme Sistemi’nde silinen ses dosyalarının peşine düştü. Uzmanlar, seslerin kayıt edildiği bilgisayarlar üzerindeki araştırmalarında ses dosyalarının, ilgili kurumlarca alındıktan sonra “otomatik olarak silinmesi” nedeniyle söz konusu IMEI numaralarına ait ses verilerine ulaşamadı.
Kayıp verilerden yılmayan bilirkişiler, daha sonra seslerin belirli klasörlere atılması nedeniyle bu kez de IMEI’leri klasör isimleri kullanarak aradı ancak yine olumlu sonuç alamadı.
Hedef alınarak dinleme
Son aşama olarak, iletişim servisi sağlayıcı firmalara ait seslerin kayıt edildiği sunucuları mercek altına alan bilirkişiler, Avea’ya ait 10.50.36.113 IP numaralı sunucu ile Turkcell’e ait 10.50.36.114 IP numaralı sunucuya ait kayıtları inceledi.
Yaklaşık 11 GB’lık veri üzerinde iki haftayı aşan inceleme yapan bilirkişiler, 1. nesil kriptolu telefonlarla ilgili her iki dosyada, 2. nesil kriptolu telefonlarla ilgili Avea sunucusunda sonuç alamadı. Ancak, Turkcell’e ait olan 7 GB’lık veri havuzunda, 2. nesil kriptolu cep telefonlarının IMEI numaralarına rastlandı.
Bilirkişiler, Linux programı kullanarak yaptıkları tespitlerde 10.50.36.114 IP numaralı veri tabanında “40 milyondan fazla silinmiş” ses dosyasının izine ulaştı. Bu silinen ses dosyaları içinde devlet yöneticilerinin kullandığı kriptolu cep telefonlarına ait 31 IMEI numarasıyla ilgili 363 adet işlem kaydının izi gün ışığına çıkarıldı.
Yaklaşık üç ayı bulan bu işlemler sonrasında bilirkişiler, söz konusu IMEI numaralarının hangi telefon numaralarınca kullanıldığını ve IMEI’lerin bulunduğu kriptolu cep telefonlarının dinlendiği tarih, saat, dakika bilgilerine ulaşmayı başardı. Bilirkişiler, ayrıca, söz konusu IMEI’lerin yer aldığı cep telefonlarının, başka hedefler dinlenirken oluşmadığını, doğrudan hedef alınarak dinleme yapıldığını tespit etti.
Bilirkişilerin yaptığı çalışma sonucunda çektikleri fotoğraf, gerçekte Türkiye’deki yasadışı telefon dinleme sisteminin geldiğini noktayı net biçimde ortaya koyuyor. Teknolojinin geliştiği çağda, artık geriye dönüş ne yazık ki mümkün değil. Önemli olan zehire karşı panzehiri üretmek. Sağlam bir mevzuat ve kurumların birbirini denetleyecek mekanizmayı üretmek zorunludur.