Tunca Bengin

Tunca Bengin

tunca.bengin@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Kâğıt üstünde ABD ile Türkiye müttefik, hatta stratejik ortak. Aynı ittifakta, yani NATO’da yer alıyorlar. Aynı ittifakta yer alan iki ülke de doğal olarak müttefik olarak adlandırılıyor. Çünkü ittifakın 5. maddesi üye ülkelerden birine saldırı olursa tüm üye ülkelere yapılmış sayılır diyor. O nedenle de hem ABD hem Türkiye hem de üye diğer ülkeler olası tehditleri bertaraf etmek için NATO kuvvet havuzuna asker ve silah tahsis ediyorlar. Yani birimiz hepimiz, hepimiz birimiz için durumu söz konusu... Dolayısıyla da bu açıdan baktığınızda ABD ile Türkiye ve aynı ittifakın şemsiyesi altında bulunan toplam 29 üye ülke NATO kapsamında müttefik. Hatta daha iki üç gün önce NATO Dışişleri Bakanları Toplantısı’nda ABD’nin NATO Daimi Temsilcisi Hutchison, “Türkiye çok önemli bir müttefik, onlar NATO görevlerinde ağır bir yükü üstleniyor” dedi. Tabii bunların hepsi, yersen... Zira kâğıt üstündeki bu kavramlar ve diplomatların sıkça dillendirdiği cafcaflı laflar asla gerçeği yansıtmıyor. Özellikle de NATO’nun patronu konumundaki ABD’nin bırakın müttefikliği, açıkça hasmane tavrı dikkate alındığında... Nasılını 1998-2001 yılları arasında Belçika’daki NATO karargâhında görev yapan emekli tuğgeneral Dr. Naim Babüroğlu anlatıyor:

Haberin Devamı

“ABD özellikle 2011 yılından itibaren Suriye’de, Irak’ta ve daha sonra doğu Akdeniz’de Türkiye’nin ulusal çıkarlarını tehlikeye, ulusal güvenliğini de riske atan politika ve stratejiler izliyor. Müttefik bir ülke Türkiye için tehdit olan PYD/PKK terör örgütüne silah, donatım desteği sağlamaz, danışmanlık hizmeti vermez. Ona hemen Türkiye’nin sınırında bir coğrafya işgal ettirmez. S-400 nedeniyle yürüttüğü politika ve strateji F-35’lerle ilgili verdiği karar da ABD’yi müttefik olmaktan çıkarıyor. Zaten ABD de söylemlerinde müttefik olmadığını belirtiyor aslında. Örneğin Başkan Yardımcısı Pence, ‘Türkiye seçimini yapmalı ya NATO ya S-400’ dedi. Müttefik bir ülkenin başkan yardımcısı bunu söyleyemez. Bu bir hasmane tutumdur, diplomatik teamüllere aykırıdır. Yine Dışişleri Bakanı Pompeo da Türkiye’nin Suriye’ye yapacağı olası bir harekâtın yıkıcı sonuçları olacağını söyledi. Yani ABD hem Türkiye’yi tehdit ediyor hem de diplomatik teamüllere uygun olmayan bir dille ikaz ediyor. Bu açıdan baktığımızda, ABD bırakın müttefik olmayı, hasmane tutum sergileyen bir ülke durumundadır. Aynı ittifakta yer almasına rağmen...”

Haberin Devamı

ABD’nin hiçbir zaman Türkiye’nin müttefiki ve stratejik ortağı olmadığını belirten Babüroğlu devam ediyor:

“Diplomatlar, yöneticiler zaman zaman çeşitli platformlarda bu gibi sözleri kullanmışlardır, kullanıyorlar ama gerçek değildir bu. ABD hiçbir zaman o tutumu sergilememiştir. Mesela 1950’lerde Jüpiter füze krizi yaşandı, Johnson’un mektubu oldu, İnönü’ye çok kaba bir mektup, 1974 Kıbrıs Barış Harekâtı sonrası uyguladıkları sert ve şiddetli ambargo, 2003 yılındaki çuval krizi daha sonra vize krizi en sonunda da terör örgütü PYD/PKK’yı açıkça desteklemesi ve doğu Akdeniz’de size karşı cephede yer alması. Bunların hepsi şunu gösteriyor. ABD hiçbir zaman ne stratejik müttefik ne stratejik ortak olmuştur.”

Haberin Devamı

Özetle; ABD’nin Türkiye’nin müttefiki ya da stratejik ortağı olduğu şeklindeki sözlerin hepsi hikâye, yutturmaca... Tıpkı Menbiç’in teröristlerden arındırılması ve Fırat’ın doğusunda güvenli bölge konusunda verilen sözler gibi. Dolayısıyla da Türkiye kendi göbeğini kendi kesmek durumunda... Ki Türkiye’nin kararlılığı da bu yönde...