Tunca BENGİN
Uçak değil,
Topkapı minibüsü. THY'den söz ediyorum. Hani dünya standartlarını yakaladığını iddia eden,
dakikliğiyle övünen ulusal kuruluşumuz...
Pazar günü 19.50 uçağıyla
Ankara'dan İstanbul'a dönüyoruz. 19.10'da geldiğimiz
Esenboğa Havaalanı'nda yaşadığımız
uçuş kartı alma
stresinin ardından,
TK 147 seferinin
rötar anonsu. Aynı anda da elektronik tabloda 45 dakikalık
gecikme yazısı. Sağlık olsun deyip, lokantanın yolunu tuttuk. On dakika geçti geçmedi, garson siparişleri getirirken yeni bir anons:
"TK 147 yolcuları uçağa binmek üzere çıkış kapısına gelmeleri..."
Hoppala. Ayaküstü hesabı ödeyip koşturduk. 30 - 35 dakika sonrasında İstanbul semalarındayız.
İniş uyarısı yerine kaptanın anonsu:
"Yoğun trafik nedeniyle gecikmeli ineceğiz.."
Dön baba dönelim; İstanbul altta, biz havada turluyoruz. Tam 35 dakika...
Şimdi soruyorum; rötar anonsunun ardından uçağa çağrı yapmak ciddiyetle bağdaşıyor mu?
Hadi biz, yemek hesabından vazgeçtik. Ancak; 50 milyar lira elektrik faturası ödediği gerekçesiyle hangarlara
tasarruf çağrısı asan
THY, havada boşa tüketilen
yakıtın bedeline ne diyecek? Çektirdiği
tedirginlik de cabası...
Bu nasıl mantık
Polisin büyük fedakarlıklarla görev yaptığını biliyorum. Ancak, her meslekte olduğu gibi aralarında öyleleri var ki; bir çuval inciri berbat ediyorlar.
Cumartesiyi pazara bağlayan gece asayiş uygulaması çerçevesinde Yeniköy'de kimlik kontrolü yapılıyor. Tesadüf, Yazı İşleri Müdürleri'mizden Tahir Özyurtseven ve gazeteci eşi de durdurulan araçların birinde. Arkadaşlarımız hemen sarı basın kartlarını uzatıyorlar. Ama Yeniköy Karakolu'nda görevli olduğunu belirten polis, tatmin olmuyor. "Geçmez" deyip gerçek kimlik (!) istiyor.
Yahu nasıl geçmez. Çankaya Köşkü'ne, TBMM'ye, Başbakanlık binasına girişte bu kart kullanılıyor. Kartı veren de devlet kuruluşu. Üstünde T.C. Başbakanlık Basın - Yayın ve Enformasyon Genel Müdürlüğü yazıyor. Devam edeyim mi; her sarı basın kart taşıyanın özlük bilgileri emniyette de mevcut. Özetle; kapı gibi kimlik...
Anlatabilirsen anlat... Bence polis öncelikle bu kafaları ayıklamalı...
Başkan'la sohbet
TBMM Başkanı
Yıldırım Akbulut ile Ankara'da görüştük.
Akbulut da acil sorunlar çözülmeden Meclis'in
tatile girmesine karşı olduğunu söyledi. Hatta, çalışma saatlerinin yeniden düzenlenebileceğini belirtti. Yolsuzluk, çete iddialarının üzerine gidileceğini,
kavgasız Meclis hedeflediklerini anlattı. Tabii,
dokunulmazlık zırhına da değindi. Sınırlandırılmasından yana olduğunu savunarak, "ancak iftiralarla da milletvekili yıpratılmamalı" dedi. Başkan
Akbulut, türbanıyla Meclis'te kriz yaratan
Merve Kavakçı'yla ilgili yorum yapmaktan ise kaçındı.
Yazara E-Posta: tbengin@milliyet.com.tr